Suriye rejimi güvenlik sistemini yeniden yapılandırıyor. Mesajlar ve İşaretler
Suriye rejimi Şubat 2024'te güvenlik sistemini yeniden yapılandırmıştır. Beşar Esad, Milli Güvenlik Dairesi Başkanı'ndan, Askeri İstihbarat, Siyasi Güvenlik Daireleri, Genel İstihbarat ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairelerine bağlı tüm güvenlik birimlerinin Milli Güvenlik Dairesi'ne bağlanmasını talep eden, bu birimlerin doğrudan denetlenmesi ve aralarındaki koordinasyonun yönetilmesi konusunda Milli Güvenlik Dairesi'nin sorumlu olduğunu ilan eden gizli bir genelge yayınlamıştır.
Atılan bu adımın öncesinde Beşar Esad, Ocak ayından bu yana güvenlik güçlerinin lider kadrolarında çeşitli değişiklikler yapmıştır. Tümgeneral Ali Memluk'u Milli Güvenlik Dairesi Başkanlığı görevinden alarak Cumhurbaşkanlığı Güvenlik İşleri Genel Sekreterliği danışmanı olarak atamıştır. Ayrıca Tümgeneral Kifah Melhem Milli Güvenlik Dairesi Başkanlığı'na, Tümgeneral Kemal Hasan'ı ise Askeri İstihbarat Bölümü Başkanlığı'na atamıştır.
Milli Güvenlik Dairesi büyük olasılıkla 2009 yılında 36 sayılı gizli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulmuştur ve doğrudan Cumhurbaşkanına bağlıdır. Bu ofis, güvenlik stratejileri ve planlarının geliştirilmesinden, güvenlik performansının takip edilmesinden, çeşitli birimler arasındaki koordinasyonun yönetilmesinden ve performanslarının değerlendirilmesinden sorumludur. Kafar Sousa'daki Devlet Güvenlik Dairesi merkezindeki Milli Güvenlik Bilimleri Enstitüsü'ndeki uzmanlık kursları aracılığıyla üyelerini eğitmekte ve geliştirmektedir. Baas Partisi Bölge Komutanlığı'ndaki komuta ofislerinden biri olan Milli Güvenlik Bürosu'nun yerine Milli Güvenlik Dairesi'nin getirilmesi planlanmıştır. Muhammed Said Bahitan, Milli Güvenlik Bürosu'nun başkanı olarak görev yapmış ve ardından 2012'de Şam'daki büyük patlamada öldürülen Tümgeneral Hişam Bahtiyar kurumun başına geçmiştir. Daha sonra Tümgeneral Muhammed Deeb Zeytun'un başkanlığı döneminde kurumun adı resmî olarak Milli Güvenlik Dairesi olarak değiştirilmiştir. Zeytun'dan sonra Tümgeneral Ali Memluk ve 2024 yılı başlarında da Milli Güvenlik Dairesi Başkanlığına Tümgeneral Kifah Melhem atanmıştır.
Güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması kararı, rejimin ilk kez Beşar Esad ile güvenlik birimlerinin başkanları arasında bir toplantı yapılacağını ve gündemin açıklanacağını ilan etmesiyle eş zamanlı olarak alınmıştır ki güvenlik birimlerinin toplantıları daha önce açıklanmamaktaydı. Ayrıca güvenlik teşkilatlarındaki yöneticilerin yeniden yapılandırılması, performanslarının geliştirilmesi ve aralarındaki güvenlik koordinasyonunun artırılması için bir yol haritası belirlenmesi kararları da ilk kez açıklanmıştır.
Güvenlik sistemini yeniden yapılandırılması kararı kendi içinde, rejimin bazı çevrelere göndermek istediği bir dizi mesajı ve işareti barındırmaktadır. Bu karar, rejimin, disiplinsiz milislerin veya bir halk hareketinin kalkışabileceği isyan girişimine karşı koyma gücünü ve etkinliğini artırmak için güvenlik teşkilatlarının kontrol yeteneğini ve yapılarında yapılacak reform çalışmalarını yaymaktadır.
Rejim, Rusya ve İran'la yakınlaşmasının ardından güvenlik teşkilatları üzerindeki otoritesinin azalmasının ardından, yeniden yapılanma yoluyla güvenlik teşkilatlarının liderlerinin yetkilerini azaltmaya çalışmaktadır ve Beşar Esad, kendisine tam bir sadakatle bağlı olan genç yöneticileri yeniden atamıştır.
Bu son adımla rejimin, güvenlik servisleri de dahil olmak üzere davranışlarını değiştirecek bir reform planına doğru yol alınmaktadır. Atılan bu adım, 2023'ten bu yana normalleşme yolundaki bocalayışının gölgesinde Arap ve Batılı ülkeleri ikna etmeyi amaçlayan resmi bir girişimdir. Özellikle normalleşme hedeflerinden hiçbirini henüz gerçekleştiremediği için politikalarının kendisine yönelik ekonomik yaptırımların hafifletilmesini sağlamasını ummaktadır.
Rejim Gazze savaşından sonraki dönemi sabırsızlıkla beklemektedir. Müttefiklerinin, özellikle de İran'ın rolünün azalmasından korktuğu, Arap, uluslararası veya bölgesel anlamda bir siyasi sürece dahil olup bu yolda ilerlemeye zorlandığı için ülkede güvenlik alanında otoritesini yeniden sağlamak üzere çalışmaktadır. Ancak güvenlik alanında otoritesini artırma kararı, Birleşmiş Milletler'in yürütmüş olduğu çözüm müzakerelerinde şart koşulan rejimin güvenlik sisteminin yapısında yapması istenen gerçek reformların hiçbirini de gerçekleştirmediğini açıkça göstermektedir ki 2011'de rejime karşı isyanın başlamasına yol açan sebeplerden biri de iktidarını güvenlik eksenli çözümlerle sürdürme konusundaki ısrarı olmuştur.
Rejimin, gelecekte karşılaşabileceği yaptırım ve kovuşturmalardan kaçınmak amacıyla güvenlik sisteminin yapılandırılması çerçevesinde ilave tedbirler alması beklenmektedir. Bu tedbirler çerçevesinde Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi ve Askeri Güvenlik Biriminin feshedilmesi, bunların isminin değiştirilip yeniden yapılandırılması veya mülkiyetinin Genel İstihbarat Dairesi'ne devredilmesi, askeri istihbarat için özel bir daire oluşturulup bünyesine katılması, İçişleri Bakanlığı Siyasi Güvenlik Dairesi Başkanlığı'nın Genel İstihbarat Dairesi Başkanlığı (Devlet Güvenliği) ile birleştirilmesi, 215. Baskın Biriminin dağıtılıp Askeri İstihbarat'a iade edilmesi, Terörle Mücadele Birimi gibi başka bir kuruluşla birleştirilmesi ve asıl bağlı olduğu kuruma devredilmesi gibi uygulamalarla bazı birimler dağıtılmakta, başka birimlerle birleştirilmekte veya yeniden adlandırılmaktadır.
Ayrıca rejimin, tüm birimlerin ismen kendi yönetimi altında olacağı, görevi ve rolü açısından ise eski yöneticilerine tabi olacağı yeni bir güvenlik idaresinin kurulması, yaptırımlardan kaçınması veya medya alanında hedeflerine ulaşmak için bazı güvenlik dairelerinin yöneticilerini değiştirmeye devam etmesi gibi çeşitli değişikliklerle yeni güvenlik haritasını oluşturacak bir dizi mevzuat ve kanun hükmünde kararname yayınlaması da beklenmektedir.
Özetle, rejimin güvenlik sistemini yeniden şekillendirme planı, gerçekçi bir tutum değişikliği olmaktan çok propaganda gibi gözükmektedir. Normalleşme yolunda kendisiyle birlikte bocalayan Arap ve Batılı ülkeleri memnun etmek istemektedir. Belki de bu, güvenlik alanında otoritesinin çoğunu Rusya'ya, İran'a ve güvenlik birimlerinin başkanlarına kaptıran Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın, bu otoriteyi yeniden kendinde toplamaya çalışmak üzere başlatmış olduğu ciddi bir girişimdir.