SDG, Rakka’da geniş bir güvenlik operasyonuyla muhaliflerini hedef alıyor
Şub 01, 2023 1185

SDG, Rakka’da geniş bir güvenlik operasyonuyla muhaliflerini hedef alıyor

Font Size


Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 25 Ocak 2023’ten bu yana Uluslararası Koalisyon güçlerinin lojistik ve hava desteğiyle Rakka vilayetinin tamamı ile Halep’in doğusundaki Sırrin ve çevresini kapsayan geniş çaplı bir güvenlik operasyonu başlattı. 

Resmi olarak operasyon, DAEŞ hücrelerinin bölgedeki muhtemel sığınaklarını yok etmek, örgüte adam kazandırma ağlarını ortadan kaldırmak ve örgüt hücrelerini takip ederek onları tutuklamayı amaçlıyor. Ancak uygulamada operasyon SDG ve Özyönetim’in politikalarına karşı çıkanların tutuklanması, sivillerin elindeki silahlara el konulması ve silah sahiplerinin tutuklanması için kullanıldı.

SDG operasyonu başlatmak için 26 Aralık 2022'de Rakka’daki güvenlik merkezini hedef alan ve 6 unsurunun öldüğü saldırıyı kullandı.

Operasyon kapsamında kısmi ve tam sokağa çıkma yasağı uygulayan SDG, evlere yaptığı baskınlarda 300’den fazla kişiyi DAEŞ üyesi suçlamasıyla tutukladı. Operasyonda çeşitli alanlarda yapılan denetimler sırasında çok sayıda hırsızlık ve yağma olayının meydana geldiği belirtiliyor.

Buna göre şunlar söylenebilir: 

Operasyonun büyüklüğü, coğrafi kapsamı ve açıklanmasının zamanlaması dikkate alındığında bazı hedefler taşıyor.

Zamanlama açısından bakıldığında operasyon, Rakka’da bir bayan öğretmen ve 8 yaşındaki kızının öldürülmesine karışan SDG mensuplarına hesap sorulması amacıyla patlak veren protestolardan 48 saat sonra başladı. Bu protesto dalgası, SDG’nin 2017’de Rakka’yı ele geçirmesinden sonra görülen en büyük protesto. Protestolara yüzlerce kişi katıldı. Ayrıca protestolara kentteki en büyük aşiret olan Afadile aşiretinin şeyhi Hüveydi Şalâş Hüveydi gibi ileri gelenler de destek verdi. Bu da protestoların kapsamının ve boyutunun genişleyebileceğini gösteriyor.

Diğer bir ifadeyle operasyon, SDG tarafından bütün kentte aralıklı sokağa çıkma yasakları ilan ederek ve protestoları düzenleyenleri ve katılanları tutuklamak suretiyle protestoları kontrol altına almak, durdurmak ve tekrar yaşanmasını engellemek için bir kılıf olarak kullanıldı.

Rakka konumu açısından, bir yılı aşkın süredir artan güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya. Bu sorunların başında uyuşturucuların yayılması, soygun, fidye için adam kaçırma, adam öldürme ve DAEŞ hücrelerinin faaliyetleri geliyor. SDG’ye göre bu sorunlar Türkiye’nin askeri baskısı nedeniyle gerileyen güvenlik sonucu ortaya çıkıyor. Ancak durum daha çok SDG’nin, kendisine bağlı güvenlik ve askeri komutanlarının bu problemlere müdahil olmasına aldırış etmemesi ile ilgili görünüyor. Yolsuzluk ve adam kayırmacılığın Özyönetim’e bağlı yargı kurumunda yayılması da bu sorunların derinleşmesine katkı sağlıyor.

Sonuç olarak güvenlik operasyonu, SDG’nin Rakka’daki gücünü ve varlığını göstermek, askeri ve güvenlik birimleri üzerindeki mutlak kontrolünün devam ettiğini vurgulamak için kullanıldı. SDG, ABD’nin başta Rakka olmak üzere kontrolündeki bölgelerde askeri ve sivil işlerin idaresinde Arap bileşene daha fazla rol verme üzerine kurulu hareketinin bir parçası olarak bu kesimle çalışma ihtimalinden çekiniyor. Bu nedenle SDG daha önce silahlı muhalif gruplarda yer alan unsur ve komutanları hedef alan tutuklama hamlelerini operasyon ile gizlemeye çalışıyor gibi görünüyor.

Boyut olarak Rakka’daki güvenlik operasyonu, SDG’nin kontrolü altındaki bölgelerde düzenlediği en büyük operasyon. Daha önceki yıllarda düzenlenen operasyonlar illerdeki çeşitli ilçe ve nahiyelerle sınırlıydı. Bu operasyon ise SDG’nin Rakka’da kontrol ettiği bütün ilçe ve nahiyeler ile Halep'in doğu kırsalının bazı kısımlarını kapsıyor.

Görünüşe göre SDG, bu operasyon ile Suriye’deki Uluslararası Koalisyon güçlerinin önderliğindeki terörle mücadele operasyonlarında gücünü ve rolünün önemini vurgulamak, Türkiye’nin gücüne karşı koymak, Demokratik Birlik Partisi ile rejim arasında devam eden müzakerelerdeki konumunu desteklemek istiyor. Rejim bu müzakerelerde SDG ve Özyönetim projesinin tasfiye edilmesini istiyor.

Her halükârda SDG’nin ara sıra ve düzensiz olarak başlattığı bu güvenlik operasyonları, Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgeleri yönetme ve sürekli olarak kontrolü altında tutma konusunda tercih ettiği güvenlik yöntemini yansıtıyor. Aynı zamanda çıkar elde etmek, uluslararası ve yerel rakiplerine karşı koymak için Uluslararası Koalisyon güçleriyle olan ortaklığı ne ölçüde kullandığını ve suiistimal ettiğini de gösteriyor.