Brüksel'deki Suriye Konulu Konferans 8. Organizasyon
Avrupa Birliği, 29 ve 30 Nisan 2024 tarihlerinde, yedincisi 2023 yılının Haziran ayı ortalarında gerçekleşen, Suriye'deki sivil toplumun siyasi rolünü güçlendirmeyi, komşu ülkelerde yaşayanların, mültecilerin ve ev sahibi toplulukların ihtiyaçlarını karşılamak için destek ve finansman sağlanmasını amaçlayan "Suriye ve bölgenin geleceğine destek" konulu Brüksel Konferansı'nın sekizincisini düzenlemiştir.
Konferans, çeşitli illerden ve iltica edilmiş olan ülkelerden çok sayıda Suriyelinin katılımıyla diyalog ve tartışma fırsatı sunmuş ve aslında sivil toplumun siyasi süreçteki rolünün güçlendirilmesine katkıda bulunmaktadır. Bu durum hem BM Özel Temsilcisi hem de Fransız Elçisi tarafından, rejim ve muhalefetin tıkanmış siyasi süreci ileriye taşımak için 2254 (2015) sayılı karara yönelik yeni bir yaklaşımı benimsemesi, kararın yeniden gözden geçirilmesi ve 2024 yılındaki duruma uyarlanması yönündeki önceki çağrılarıyla da büyük oranda uyumludur ki böylece sivil toplumun siyasi süreçte daha etkin bir rol oynayabilecektir.
Sivil toplumun siyasi süreçteki rolünün (mevcut yollarla veya olası bir üçüncü yol aracılığıyla) güçlendirilmesi, sonuçlarının diyalog yoluyla uygulanmasına yönelik sürekli çabayı gerektiren yeni bir teklifin kabul edilmesiyle birlikte aslında, Batılı ülkeler ve Birleşmiş Milletler'in konferans sırasında Suriye'deki çatışmanın taraflarına 2254 sayılı Kararın uygulanmasını dayatma konusunda göstermiş olduğu açık acziyeti de ortaya koymuştur.
Konferans, Suriye sivil toplum kesimlerinin, diyalog kurma ve kendi kontrolleri altındaki bölgelerden gelen yetkililerin çıkarlarından uzak bir şekilde çözümler üzerinde düşünme fırsatlarının bulunduğunu, bu tür toplantıların Suriyelilerin kendi aralarında diyalog oluşturmaları ve yeni çözüm önerileri sunmaları için imkân oluşturduğunu göstermiştir.
Ancak bu diyalog zemini, Suriye'deki yerel yönetimlerin, özellikle de açıkça kendi kontrolü altındaki bölgelerden gelen kuruluşları ve bireyleri bütçe açığını finanse etmek için kullanmayı, destek almak için uluslararası toplumu aldatmayı amaçlayan ve bir yandan da siyasi çözüm konusunda taviz vermemekte direnen rejimin, sivil toplumun rolünü istismar etme girişimleriyle baltalanabilir. Başka bir deyişle rejim, kurumlarının sağlayamadığı hizmet, eğitim, sağlık ve altyapı projelerine fon sağlamak için bağışçılara baskı yaparak, başarısızlığının, siyasi, idari ve ekonomik acziyetinin yükünü sivil toplumun sırtına yüklemek istemektedir.
Öte yandan katılımcılar konferans süresinin çoğunu, konferansın ana başığı olan Suriye'nin ve Suriyelilerin geleceğine destek verilmesi konusuna, bunun için gerekli araçlar ve stratejilere, yerel ve uluslararası aktörlerin yaptıklarını konuşmak yerine ne yapmaları gerektiğine, kuruluşların yaptığı çalışmaların çoğunun ihtiyaç değerlendirmesinin dışında oluşuna değinemeden Suriye gerçekliğini analiz ederek ve anlatarak geçirmişlerdir.
Belki de Suriye'de daha da kötüleşen gerçeklik, diyaloğun geçmişe takılıp kalmasına ve geleceğe yönelik yapılması gerekenlere geçilememesine neden olmuştur. Bugün daha da kötüye giden gerçekliğin temel nedeni ülkeyi bugünlere getiren sistemdir. Bu sistem, hala siyasi çözümü engellemekte, güvenlik anlayışını değiştirmeyi reddetmekte ve bu da uluslararası toplumun tutuklular ve kayıp kişilerle ilgili sorunları çözme çabalarını engellemekte ve Suriye'nin güvensiz ve istikrarsız bir ülke olduğu imajını devam etmesine sebep olmaktadır.