Suriye rejiminin saha mahkemelerini kaldırma kararının sonuçları
Eyl 25, 2023 2112

Suriye rejiminin saha mahkemelerini kaldırma kararının sonuçları

Font Size


3 Eylül Pazar günü Suriye rejimi Devlet Başkanı Beşşar Esed, 2023 tarih ve 32 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “askeri saha mahkemelerini” ilga etti. Böylece Baas Partisi’nin askeri darbeyle iktidara gelmesinden sonra çıkarılan 1968 tarihli 109 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve değişiklikleri yürürlükten kaldırıldı. 

109 Sayılı Kararname, geniş kapsamlı olup her alana müdahale edebiliyordu. Ayrıca kararname, Savunma Bakanı’na geniş yetkiler tanıyordu. Bu karara göre kurulan askeri mahkemelerin çalışmaları da gizlilik niteliği taşıyordu. Bu mahkemelere çıkan kişilerin, kendilerini savunmak üzere avukat atama ve kararları temyize götürme hakkı bulunmuyordu. Mahkemeler hukuk konusunda uzman olmayan normal yetkililerden oluşuyordu. Sadece askeri savcı bu kişileri kovuşturabiliyordu. Bu mahkemeler kanunlarda öngörülen usul ve esaslara bağlı değildi. 

  • Yeni kararnameye göre sanık, daha önce saha mahkemelerine yani askeri yargıya intikal eden davaların hangi makama intikal edeceğine dair verdiği karara itiraz etme hakkına sahip. Ancak kararname, rejimin bunu kendi avantajına kullanma girişimini yansıtan bazı sonuçlar da taşıyor. Önemli olanlarını şu şekilde sıralayabiliriz: Rejim, Arap ülkelerinin taleplerine yanıt verme çabası içinde. Kararname Arap ülkelerinin, tutuklular ve mültecilerin geri dönüşü gibi taleplerini de içeren “adıma karşılık adım” yaklaşımına dayalı olarak rejimin rehabilitasyonunu amaçlayan çabalarıyla aynı zamanda yayınlandı. 
  • Rejim, saha mahkemelerinin yetkilerinin askeri yargı ve Savunma Bakanı gibi diğer kurum ve kişilere verilmiş olması nedeniyle bunları ilga etme konusunda ciddi değil. Çünkü güvenlik birimleri veya askeri yargının teklifi üzerine Savunma Bakanı’na ulaşan davalar, onun talebiyle askeri saha mahkemelerine intikal ediyor. Diğer taraftan askeri yargı da şeref ve namusla ilgili davalar gibi bazı davalara gizlilik kaydı koyuyor. 
  • Rejim meseleleri istediği gibi yönlendirebiliyor. Örneğin Ceza Kanunu ile Suriye’deki askeri yargılama arasında yargı yetkisine ilişkin bir anlaşmazlık olması durumunda, sivil yargı, askeri yargının yargılaması bitene kadar davaya karar veremiyor. Askeri yargı da güvenlik birimlerinin kendisine ilettiği vakaları, bu birimlerin açıklanmayan istekleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor. 
  • Rejim, kurumlarını denetleyecek hukuki bir kurumun bulunmaması nedeniyle saha mahkemelerinin kararlarıyla hüküm giyip infaz edilen zorla kaybedilen kişilerin kayıtlarını silme ve devam eden davaları gizleme gücüne sahip. 

Sonuç olarak, rejimin yeniden rehabilitasyonuyla eşzamanlı olarak saha mahkemelerinin ilgasına ilişkin kararın, rejimin kanunlar ve kararnameler ile askeri ve güvenlik teşkilatlarının imajını maddi ve manevi olarak iyileştirmeye çalıştığı idari tedbirler kapsamına girdiği görülüyor. Öte yandan güvenlik ve askeri birimlere tanınan yetkilerle ilgili bazı kanunlar, bunları yürüten kurumların varlığı göz önüne alındığında gerçeği önemli ölçüde değiştirmeyecektir.