Protestolara rağmen Suriye rejimi bölgelerindeki mal ve hizmetlere yönelik sübvansiyonların kaldırılmasının sonuçları
Eki 24, 2023 1947

Protestolara rağmen Suriye rejimi bölgelerindeki mal ve hizmetlere yönelik sübvansiyonların kaldırılmasının sonuçları

Font Size


Süveyda protestolarının yanı sıra kıyı şehirleri başta olmak üzere Suriye rejiminin kontrolündeki çeşitli bölgelerde gerçekleşen protestoların başlamasının üzerinden yaklaşık iki ay geçti. Ülkede yaşanan siyasi ve ekonomik krizin sona erdiğini açıklayan rejim yetkililerinin açıklamalarına rağmen, yaşam koşullarının ciddi şekilde kötüleşmesiyle insanları protestolara iten faktörlerin başında ekonomik koşullar geliyor. 

Bu süre zarfında rejim hükümeti, protestoların ekonomik boyutundaki taleplere tam cevap vermedi. Bilakis Süveyda ve kıyı kesiminde üretim sürecinin temeli olan tarım ürünlerine yönelik sübvansiyonların kaldırılması politikasını sürdürmeye devam etti. 

Örneğin son zamanlarda Humus kırsalında üre gübresi üreten fabrika maksimum kapasitesiyle çalışmasına rağmen, olmadığı gerekçesiyle üre gübresinin fiyatlarına zam yapıldı. Aynı durum, üzerindeki sübvansiyonun kaldırılması için hazırlık yapılan patates tohumları için de geçerli. Ayrıca çoğu çiftçi, tarım arazilerinde çalışmak için gerekli yakıtı sübvansiyonlu fiyata alamadı. Yakıtın önümüzdeki kasım ayında teslim edilmesi bekleniyor. Son iki kümes hayvanları ile canlı hayvan yemi fiyatlarının da arttığı kaydedildi. 

Rejim hükümeti, kontrolü altındaki bölgelere ulaşan bol miktarda yardıma rağmen, Şubat 2023’te ülkeyi vuran depremden etkilenenlere yardım veya yıkılan konutlara alternatif sağlama konusunda devam eden yetersizliğiyle birlikte bu adımları atıyor. Yerinden edilenlerin çoğu kamu barınaklarında ya da kiralık evlerde yaşıyor. Öte yandan depremden etkilenenlerin zararını telafi etmek için binaların inşa edileceği sözü veriliyor. 

Dolayısıyla rejim hükümeti son aylarda yaşanan protestolara, itirazlara ve artan seslere önem vermiş gibi görünmüyor. Aksine sübvansiyonların kaldırılması yönünde aynı politikayı izlediğine dair bazı işaretler veriyor. Bu durumun bazı sonuçları olacaktır. Önemli sonuçları şu şekilde sıralayabiliriz: 

  • Birçok kurumun rejimin kontrolünden çıkması: Her ne kadar pek çok üretim kurumu teorik olarak hâlâ halka açık olsa da İran ya da Rusya ile imzalanan anlaşmalar, rejim hükümetinin bu kurumları, üretim biçimini ya da fiyatını kontrol edebilmesini imkânsız hale getiriyor. Örneğin Rus şirketi Humus’taki gübre fabrikasını kontrol ediyor ve kendisine uygun fiyatları dayatıyor. İranlı tüccarlar da gübrede serbest piyasayı kontrol ediyor. 
  • Gereksinimlerin karşılanamaması: Rejim her zaman krizlere karşılık verme gücünü ve devlet kurumlarını kontrol altında tuttuğunu göstermeye çalışıyor. Ancak rejimin, Suriye’de yaşanan deprem, kıyı bölgelerinde sürekli çıkan yangınlar gibi orta ve büyük ölçekli krizler karşısında fiili gücünün test edilmesi ve kontrolü altındaki bölgelerde halk için gerekli olan yıkılmış altyapının bir kısmını tamir etme gücü, devlet kurumlarının kendilerine verilen hayati işlevleri yerine getirme yeteneğinin kaybedildiğini gösteriyor. 
  • Ödün vermeme mantığına bağlı kalmak: Rejim, ülkedeki her türlü protestonun “dış taraflar” tarafından yürütüldüğüne inanıyor ve herhangi bir hakkın veya haklı talebin varlığını açıkça reddediyor. Bu nedenle herhangi bir yardım sunmanın veya bir talebin yerine getirilmesinin kendisi açısından bir taviz olduğunu, bunun da zorunlu olarak başka tavizlere yol açacağını düşünüyor. 
  • Yardım toplamak amacıyla ekonomik durumun kötüleştiğini gösterme isteği: Rejim, ülkenin çökme eşiğinde olduğunu, dolayısıyla desteklenirse ve yardım edilirse kurtarabilecek tek tarafın kendisi olduğunu göstermeye çalışıyor. Rejim bunun karşılığında maddi yardım talep ediyor. 

Sonuç olarak rejim hükümetinin en azından yakın gelecekte ekonomik alanda temel ihtiyaçlara yönelik desteğin artırılması veya protestoculara fayda sağlayacak projelerin duyurulması gibi reform adımları atması beklenmiyor.