"Astana'daki" 21'inci Suriye görüşmelerinde yeni bağlamlar
24-25 Ocak 2024 tarihlerinde Suriye konulu "Astana" görüşmelerinin 21'incisi gerçekleşmiştir. Görüşmeler ve sonuç bildirisi, 20'inci görüşmenin çalışmaları 2023 yılının ortalarına doğru tamamlanarak sürecin neredeyse sonlanmasının hemen ardından, sürecin devam etmesi ve devamının teyit edilmesine sebep olduğu düşünülen yeni bağlamlar içermiştir.
• Birinci Bağlam BM'nin özel temsilcisi Geir Pedersen'in çağrısıyla toplanılmasına sebep olan ve Suriye'deki durumu olumsuz etkilemesi beklenen "Filistin-İsrail" çatışması. Nitekim garantörler, silahlı çatışma bölgesinin bölgedeki diğer ülkeleri içine alacak şekilde genişlemesini önlemenin önemini vurgulamıştır.
• İkinci Bağlam Bu, Türkiye, Rusya, İran ve Suriye hükûmetleri arasındaki dörtlü sürece geri dönüşü ve Ankara ile Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yönelik çabaların devamını temsil etmektedir. Bu çabalar, 20'inci Astana görüşmeleri sırasında gerçekleşen dışişleri bakanları seviyesindeki son toplantının ardından durmuştu.
• Üçüncü Bağlam İdlib'deki gerilimi azaltma bölgesinde sahadaki sükûnetin korunmasının gerekliliği ve kuzeybatı Suriye'deki durumun sürdürülebilir bir şekilde normalleştirilmesi için daha fazla çaba sarf etme ihtiyacı, insani durumu da içerecek şekilde vurgulanmaktadır. Bu durum, görüşmenin düzenlenmesinin de ana nedeni olabilir. Çünkü Ekim 2023'ün başından bu yana, İdlib bölgesi, Humus'taki Harbiye Akademisi saldırısına yanıt olarak rejim güçleri ve müttefikleri tarafından benzeri görülmemiş şiddetli bir saldırıya şahitlik etmektedir. Bombardıman, 2021'den bu yana ilk kez fosfor bombalarının kullanılmasına kadar gitmiş ve bu da Türk savaş uçaklarının İdlib hava sahasında uçuşa başlamasına neden olmuş, Türk ordusu ise İdlib'in doğusundaki bazı gözlem noktalarına tanklar ve topçu birimleri dahil askeri takviyeler göndermiştir.
• Dördüncü Bağlam Bu bağlam, Türkiye'nin ayrılıkçı olarak nitelendirdiği kuzeydeki özerk yönetimin toplumsal sözleşme duyurusu yapması ışığında ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Türkiye, PKK ve Suriye Demokratik Güçleri'ne yönelik saldırılarını artırmıştır. Buna binaen, garantörlerin açıklamaları, ayrılıkçı gündemlere karşı duruşun yenilenmesi, Suriye'nin kuzeydoğusundaki özerk yönetim girişimlerinin reddedilmesi ve komşu ülkelerin ulusal güvenliğine yönelik tehditlerin anlaşılması çabaları olarak yorumlanabilir.
• Beşinci Bağlam Bu bağlamda "Astana" bildirisi tarafından terörist ve ayrılıkçı olarak nitelendirilen etnik ve dini bazı grupların taleplerini körükleyen ülkelerin çabaları kınanmaktadır. Bu bağlam, sadece Kürt özerk yönetimini değil, aynı zamanda dürzi çoğunluğa sahip Süveyda'daki, Ağustos 2023'ün ortalarından beri devam eden protestolara da atıfta bulunmaktadır. Açıklama, "Astana" sürecinde gözlemci üye olan Ürdün'ün çıkarlarını bu maddeyle karşılamaktadır. Zira Amman ve Şam arasındaki gergin ilişkilere rağmen, Ürdün, Süveyda'daki hareketin devam etmesini istememektedir. Çünkü Ürdün, Süveyda'da kuzeydoğu Suriye gibi rejimin kontrolünden çıkan, sınırlarında yeni bir güvenlik yükü oluşturabilecek cep veya kantonların ortaya çıkmasından kaçınmaktadır.
Sonuç olarak, "Astana" görüşmesi, son bildiride Anayasa Komitesi'nin çalışmalarına devam edilmesi, insani yardımların devam etmesi ve arttırılması konusundaki taahhütleri vurgulamasına rağmen Suriye'ye özgü politik ve insani gündemlerden uzaklaşmıştır. Diğer yandan, "Astana"daki bu görüşmelerde, bölgesel istikrarın korunması amacıyla güvenlik konuları öne çıkmıştır. Zira Suriye'deki tırmanışın devam etmesi, iç çatışmaları artırabilir. Türkiye ve rejim arasındaki ilişkileri normalleştirmeye yönelik dörtlü sürece dönmek amacıyla, güvence veren ülkelerin üçlü sürece geri dönme ve süreci yeniden başlatma girişimleri bu çerçevede ele alınmıştır.