Türkiye’nin Suriye’nin doğusundaki askeri hareketliliğinin nedenleri
Oca 03, 2024 1797

Türkiye’nin Suriye’nin doğusundaki askeri hareketliliğinin nedenleri

Font Size

Türkiye, 23 Aralık 2023’ten itibaren Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) mevzilerine yönelik yeni bir hava saldırısı başlattı. 2023’ün son çeyreğinde, Türk ordusunun Suriye ve Irak’taki PKK ve SDG mevzilerine yönelik hava saldırılarının hızı gözle görülür şekilde arttı. Türk Hava Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilâtı, ekim ayının başından bu yana PKK’nın lider ve kadrolarına yönelik ayrı ayrı ve devam eden operasyonların yanı sıra en az 3 büyük çaplı hava saldırısı gerçekleştirdi.    

Görünüşe göre yeni askeri hareketlilik, PKK’nın Kuzey Irak’ta ve Türkiye’de gerçekleştirdiği saldırılara bir cevap niteliğinde. Örneğin PKK’nın Kuzey Irak’taki Hakurk ve Zap bölgelerindeki iki Türk askeri üssüne düzenlediği saldırıda 12 asker şehit olmuştu. Türkiye’nin ekim ayında düzenlediği harekât, PKK’nın Ankara’daki İçişleri Bakanlığı’na düzenlediği saldırıya yanıt olarak gerçekleşmişti.   

Bu hareketlilik, aynı zamanda Türkiye’nin güney sınırlarında bir Kürt devletinin kurulmasına ilişkin endişelerini gündeme getiren Özyönetim’in (PKK/SDG) 13 Aralık’ta “Toplumsal Sözleşme” adıyla bir açıklama yayınlamasına ilişkin tutumunun da bir ifadesidir. Bildiri, SDG’nin kontrolü altındaki bölgeleri tanımlamak için “bölge” ifadesini kullanıyor ve devletin şeklini, siyasi sistemini, yönetim şeklini, kurum ve kuruluşları arasındaki anlaşmazlıkların nasıl çözüleceğini, savaş ve barış konusunda karar alma hakkını belirlemenin yanı sıra diplomatik ilişkiler kurma ve bağımsız para politikasını takip etmesinden bahsediyor. Öte yandan Türkiye, dörtlü sürecin müzakereleri durmuşken Suriye rejiminin ve müttefiklerinin Özyönetim’in yayınladığı toplumsal sözleşmeyi kendisine baskı aracı olarak kullanmasını, gerilimi sürekli tırmandırarak engellemek istiyor.   

Yeni askeri gerilim, Türkiye’nin, “ Suriye ve Irak’ta PKK’ya ait tüm altyapı, üstyapı ve enerji tesislerini” hedef olarak belirleyerek, PKK’nın ulusal güvenliğine yönelik tehdidine karşı koyma stratejisinde önemli bir değişikliğe işaret ediyor. Bu durum, saldırı düzenlenen hedeflerin doğasında ortaya çıkıyor. Bunların büyük bir kısmı Suriye’de Özyönetim veya PKK ve SDG’ye bağlı petrol ve gaz üretim ve taşıma tesisleri ile hizmet ve ekonomik mahiyet taşıyan tesislerdi. Bunlar örgütün Suriye, Irak ve Türkiye’deki faaliyetlerini finanse etmek için çok büyük ve sürekli mali kaynak sağlıyorlardı. Bu arada ABD’nin, Türkiye’nin Suriye’deki yeni gerilimini kısıtlayıcı bir tavır almadığı, Özyönetim’in, hava saldırılarının bölgedeki hizmet tesislerini hedef aldığı ve bu nedenle insani ve ekonomik acıların arttığı yönündeki propagandasından da etkilenmediği görülüyor.    

Bu tür hareketlilik, hem ABD hem de Türkiye için uygun. Washington bir yandan İsveç’in Kuzey Atlantik Paktı Örgütü’ne (NATO) katılması için Ankara’nın onayına ihtiyaç duyuyor, bir yandan da PKK’nın Suriye kolu olan Demokratik Birlik Partisi’nin, 2020 yılında kendisinin davetiyle başlayan “Kürt-Kürt” diyaloğuna geri dönmesi için baskı yapmak istiyor. Öte yandan Türkiye, PKK’nın kabiliyetlerinin ve finansman kaynaklarının minimum düzeye inmesini sağlamak, Suriye’de SDG’nin kontrolü altındaki bölgeleri unsurları ve nakil, eğitim ve silahlanma gibi faaliyetleri için bir operasyon üssüne dönüştürme projesini veya bölgeyi PKK’nin saldırılarını finanse edecek düzenli gelir elde etme projesine dönüştürmeyi engellemek istiyor. Türkiye, görünüşe göre, bu gerilimi tırmandırmanın, PKK kadroları ve yöneticilerine yönelik operasyonların, örgütün Suriye’nin doğusundaki bölgeler üzerindeki kontrolünü ortadan kaldıramadığını görüyor. Ayrıca bunun, Suriye’de yeni bir kara askerî harekâtı gerçekleştirememesine geçici bir alternatif oluşturduğunun farkında.   

Sonuç olarak Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta PKK ve ona bağlı tüm örgütlere yönelik hava saldırılarını, önemli bir strateji değişikliğiyle sürdüreceği açık. Türkiye sadece güvenlik ve askeri düzeyde operasyon düzenlemekle kalmayıp, PKK’nın Suriye’de SDG kontrolündeki bölgelerde büyüyen sistemini de hedef alacak şekilde genişletiyor.