Suriye rejimi teknik desantralizasyon fikrini ortaya atmakla neyi hedefliyor?
Ağu 17, 2023 826

Suriye rejimi teknik desantralizasyon fikrini ortaya atmakla neyi hedefliyor?

Font Size


Suriye rejiminin lideri Beşşar Esed, 3 Ağustos 2023 tarihinde Tartus’un kuzeyindeki Banyas şehrinde bir elektrik santralinin de dahil olduğu ziyareti sırasında, teknik olarak elektrik müdürlüklerinden bağımsız ve diğer bölgelerden izole olarak bütün bölgedeki elektrik sorunlarını çözmek için teknik bir desantralizasyon üzerinde çalışıldığını söyledi.    

Teknik desantralizasyon, elektrik, su ve ulaşım gibi yan hizmet kuruluşlarının, yatırımcıları çekme, devlete gelir kazandırma ve mevcut açığı telafi etmeye yönelik projeler başlatma kapasitesini gösteren yeni bir terim.    

Yeni santralin kapasitesi yıllık 24 megavat ile sınırlı. Bu rakam, rejimin kontrolündeki bölgelerin yıllık 6 ile 7 bin megavat arasında değişen elektrik ihtiyacıyla karşılaştırıldığında önemsiz bir miktar. Mevcut fiili üretim yıllık 2,5 bin megavatla sınırlı olduğundan rejim, yıllık 3,5 ila 4,5 bin megavat arasında değişen elektrik temininde büyük bir açıkla karşı karşıya.    

2021 yılında Suriye’ye yönelik insani yardım mekanizması, elektrik hariç temel hizmetlere sağlanan desteklere ilk kez erken toparlanma projeleri dahil edildi. Ancak Rusya’nın baskısıyla Güvenlik Konseyi’nin 2642 (2022) sayılı kararı elektrik de buna dahil edildi.    

Ancak insani yardım mekanizması, Rusya’nın yenilemeyi reddetmesi üzerine 11 Temmuz 2023’ten bu yana durmuş durumda. Bu da mekanizmanın sona ermesine ve dolayısıyla elektrik hizmetlerinin finansmanı konusunda rejime daha fazla yük binmesine neden olabilir. Erken toparlanma projeleri elektrik şebeke ve santrallerinin bakım ve onarım çalışmaları yoluyla gerileyen sektörün desteklenmesinde nispeten yardımcı oluyordu. Örneğin Birleşmiş Milletler İnsani İşler Ofisi’ne göre, Suriye’de 2022 yılı sonuna kadar uygulanan 374 erken toparlanma projesi arasında elektriği desteklemeye yönelik 158 proje var. Bu da 517 milyon dolar değerindeki erken toparlanma projelerinin yaklaşık %50’sine denk geliyor.    

Öte yandan rejim, 2020-2022 yılları arasında Arap Gaz Boru Hattı projesini yeniden başlatarak bir atılım gerçekleştirmeyi umuyordu. Bu hat rejime bin megavat eşdeğerinde elektrik sağlayabilirdi. Ancak proje birçok nedenden dolayı gerçekleşmedi. Bununla birlikte rejimin elektrik elde etme imkânı da azaldı.    

Aynı şekilde rejim elektrik hizmetlerini temin etme hususunda Arap normalleşmesinin sağlayabileceği finansmana güveniyor gibi duruyordu. Ancak bu süreçteki yavaşlık ve engeller, giderek kötüleşen elektrik açığıyla başa çıkma imkanını da zayıflatıyor. Buna göre rejimin, elektrik ihtiyacını karşılama şansı giderek azalıyor. Bu da Beşşar’ın Esed’in teknik adem-i merkeziyetçilik fikrini ortaya atmasını açıklıyor. Bu fikir yerel taraflara ve Arap ülkelerine bazı mesajlar taşıyor. Başlıca mesajları şu şekilde sıralayabiliriz:    

  • Rejim, Arap ülkelerine onlardan beklediği ekonomik vaatler karşılığında taviz vermeme tutumuna bağlı kaldığı ve “milli sermaye” adını verdiği yolla bunu telafi edebildiği mesajını veriyor.    
  • Rejim bu tür projelere katılmak istemeyen Suriyeli tüccar ve iş adamlarına bir mesaj vererek korkak ve milli olmamakla nitelendirdi. Buradan rejimin özel sermayeyi finansman hizmetlerine katılmaya zorlamaya hazırlandığı anlaşılıyor. Eğer buna katılmazlarsa paralarına el konulması kaçınılmaz olacaktır.    

Genel olarak, teknik desantralizasyonun uygulamaya konması, Tartus yolu üzerindeki Batı Humus projesinde olduğu gibi, özel sektörden bazı kurumların yenilenebilir enerjiden elektrik üretmeye yönelik çalışmalara katkı sunmasının arka planında geldi. Bu projeler, kurumlara uygulama yetkileri veren hizmet müdürlüklerinin denetimi altında olacaktır. Yani bu, rejimin genellikle yaptığı gibi teorik bir yasal çerçeve olmaktan ziyade mevcut durumu düzenlemeye yönelik.    

Öte yandan rejim, bakanlıkların ve merkezi kurumların sorunların çözümüne katkı sağlayamamasından dolayı desantralizasyon yoluyla merkezi olmayan kurumların, açığın yükünü paylaşmasını istiyor. Bu da geçtiğimiz on yıl boyunca savaş için kullandığı devlet kurumlarının tükenme işaretlerinden kaçmasına yardım ediyor.    

Sonuç olarak teknik desantralizasyon, rejim açısından idari ademi merkeziyetçiliğe geçiş konusunda herhangi bir endişe yaratmıyor. Çünkü temelde küçük veya büyük bütün kurumların üzerindeki sıkı güvenlik kontrolünden vazgeçmeyecektir. Rejimin bu kelimeyi kullanması, sorumluluktan kaçma ve yerel özel sermayeyi hizmet sektörlerinde çalışmaya teşvik etme aracından başka bir şey değil.