SDG'nin, Türkiye'nin gerginliği tırmandırmasına bir cevap yöntemi olarak muhalif bölgelerde düzenlediği operasyonlar

3 Şubat 2022'de Halep'in kuzeydoğusundaki Cerablus ilçesinin SDG ile temas hatlarına yakın Bîr Mağar köyünde bir askeri karargahın önünde, “Özgürlük İçin Devrimciler Heyeti”ne bağlı Kuzey Tugayından 3 saha komutanını taşıyan araca saldırı düzenlendi. 

Bu saldırı, Türkiye'nin Suriye'nin doğusundaki Haseke iline bağlı Malikiye ilçesi ve Karacak dağları ile Kuzey Irak’taki Ninova iline bağlı Sincar ilçesindeki PKK’ya ait karargahlar, silah depoları, ikmal hatları ve kadrolarını hedef alan Kış Kartalı Harekatı'nı başlatmasından sadece iki gün sonra geldi. 

Türkiye'nin Fırat'ın doğusundaki PKK mevzilerine yönelik saldırılar düzenlemesiyle eş zamanlı olarak SDG'nin muhaliflere bağlı bölgelere operasyon düzenlemesi, ilk defa gerçekleşmiyor. SDG, 2021'in ikinci yarısında Türk Silahlı kuvvetlerinin, Halep, Rakka ve Haseke illerinde kendisine ait noktalara düzenlediği hava saldırılarına cevap olarak TSK’ya ait sabit ve hareketli hedeflere en az 5 saldırı düzenledi. 

SDG'nin Türkiye'nin kendisine karşı düzenlediği saldırılara cevaben bu operasyonları sistematik bir yaklaşım olarak kullandığı açıkça görülüyor. SDG bu saldırılarla Türkiye’nin kontrolü altındaki bölgelerde istikrarı sarsıp güvenlik sebepli, insani ve ekonomik maliyetlerin artmasını sağlayarak Türkiye üzerinde baskı kurmak ve daha fazla artacak girişimlerini engellemeyi amaçlıyor.

SDG bu operasyonları, “Operasyon ve Güvenlik Savaş Dairesi" adını taşıyan istihbarat birimi aracılığıyla düzenliyor. Daha önce muhalif gruplar tarafından tutuklanan bir hücrenin itiraflarına göre bu birime aylık 5 milyon dolarlık bir bütçe tahsis edilmiş.

Bu birim, SDG ile muhalifler arasındaki ticari faaliyetlerde kullanılan araçlara, sahiplerinin haberi olmadan bomba yüklemenin yanı sıra ajanlar veya işbirlikçiler yoluyla güvenlik açıkları oluşturmak için rüşvet ödüyor.

SDG patlayıcı maddeleri taşımak, hücre oluşturmak veya işbirlikçileri işe almak için muhalif bölgelerdeki güvenlik zafiyetinden yararlanıyor. Bu güvenlik açığı gerekli mali ve lojistik kaynakların eksikliğinin yanı sıra reformların yavaş ilerlemesi ve bölgeden bölgeye farklı hacim ve etkinliğe sahip olmasıyla bağlantılıdır.