Putin'in Şara ile Görüşmesinin Arkasında Ne Var?
Nis 03, 2025 181

Putin'in Şara ile Görüşmesinin Arkasında Ne Var?

Font Size

Rusya Cumhurbaşkanlığı internet sitesi, Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 20 Mart 2025'te Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara'ya bir mektup gönderdiğini duyurdu. Putin mektubunda, Suriye'nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü güvence altına almak amacıyla ülkedeki durumun en kısa sürede istikrara kavuşturulması yönündeki çabalara destek verdiğini ifade etmiştir. Ayrıca Rusya'nın, Suriye makamları ile tüm alanlarda ikili ilişkileri, pratik iş birliğini geliştirmeye devam etmeye hazır olduğunu ve Rusya ile Suriye arasındaki geleneksel dostane ilişkilerin güçlendirilmesinin amaçlandığını belirtmiştir. 

Bu görüşme, iki başkan arasındaki ikinci doğrudan görüşme olmuştur. Putin, 12 Şubat 2025'te Şara ile telefon görüşmesi yapmıştır. Rusya Devlet Başkanlığı internet sitesinde yayımlanan bilgiye göre, bu görüşme, göndermiş olduğu mektupla tutarlı bir bağlamı içermektedir. Görüşmede, sürdürülebilir ulusal normalleşmeyi hedefleyen bir dizi önlemin uygulanmasının ve önde gelen siyasi güçler ile etnik ve dini grupların katılımıyla Suriye içi diyaloğu harekete geçirmenin önemine dikkat çekilmiştir. 

Bu arada Rus yetkililer Suriye'deki yeni hükûmeti eleştirmeye devam etmiştir. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 12 Mart'ta verdiği bir röportajda, "Savaşın kazananları ve ulusal birlik biraz farklı şeylerdir. Suriye'de ulusal birlik olmasını umuyorum ama şu ana kadar durum çok tehlikelidir." şeklinde beyanat vermiştir. Lavrov, bir gün önce yaptığı açıklamada, Suriye'deki kıyı şeridindeki olaylara ilişkin olarak, Moskova'nın Suriye'deki tüm siyasi, etnik ve dini grupların barış ve güvenliğinin sağlanması konusundaki endişelerini ve 23-24 Şubat'ta Türkiye'ye yaptığı ziyarette Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile bir araya geldiğini ifade etmiştir. Görüşmede, ulusal uzlaşıyı ve kapsamlı siyasi süreci sağlamayı hedefleyen bir politikanın benimsendiği vurgulanırken, Suriye tarafınca gerekli tüm güvencelerin sağlandığı ifade edilmiştir. 

Ancak Rusya Devlet Başkanı'nın mektubu, 10 Mart'ta Rusya ve ABD'nin çağrısıyla toplanan BM Güvenlik Konseyi'nden kıyıdaki olaylardan sorumlu tutulan Suriye hükûmetini kınayan bir karar alınamamasının ardından gelmiştir. Rusya'nın BM daimi temsilcisi Nebenzia, "Suriye'nin yeni liderlerine" yönelik sert eleştirilerde ve Suriye'de cihatçıların yükselişi konusunda uyarılarda bulunmuş, Alevilerin öldürülmesini Ruanda'daki soykırımla karşılaştırmış, "Yeni İslamcı yöneticiler" tarafından Suriye ordusunun dağıtılmasını ve kamu sektöründeki iş gücünün büyük oranda azaltılması politikasını eleştirmiş, Irak senaryosunun bir kez daha tekrarlanabileceği uyarısında bulunmuş, yeni yöneticilerin hamlelerinin siyasi geçiş için "yozlaşmış bir temel" oluşturduğunu ve Rusya'nın yabancı "terörist" savaşçıların yıkıcı bir rol oynadığı yönündeki endişesini dile getirmiştir. 

Güvenlik Konseyi oturumunda Rusya-ABD yakınlaşmasına rağmen, iki daimi üye ülke olan Fransa ve İngiltere'nin öncülüğünde Avrupanın karşıt bir pozisyon almasıyla, Rusya, Beşşar Esad rejiminin kınanmasına izin vermediği dönemde olduğu gibi, Suriye konusunda yeni rejimin kınanması konusunda da benzer bir açmazla karşı karşıya kalacağına ikna olmuş görünmektedir. 

Öte yandan Rusya Devlet Başkanı'nın mektubu, 17 Mart 2025'te düzenlenen ve Suriye hükûmetinin ilk kez davet edildiği ve Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani tarafından temsil edildiği Brüksel 9. Bağışçılar Konferansının ardından gelmiştir. Katılımcı başkanların ortak basın açıklamasında, rejim kalıntılarının güvenlik güçlerine yönelik başlattığı şiddetli saldırılar kınanmış, Avrupa Birliği'nin Suriye hükûmetinin attığı adımları desteklediği ifade edilmiştir. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bu adımların oldukça cesaret verici olduğunu söylemiş, Anayasa Bildirgesi'nin imzalanması, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan anlaşma ve Avrupa'dan gelen desteğin teyit edilmesi örnek gösterilmiştir. Konferansın sonunda Almanya, rejimin devrilmesinden bu yana Suriye'ye ikinci ziyaretini gerçekleştiren Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un da katılımıyla 20 Mart 2025'te Şam'daki büyükelçiliğini yeniden açacağını bildirmiştir. 

Öyle görünüyor ki Rusya, özellikle Avrupa'da Rus askeri üslerinin kapatılması yönünde seslerin yükselmesiyle birlikte, Suriye'yi Avrupa Birliği'ne kaptırmak ve Ukrayna'daki durumun tekrarlanmasını istememektedir. Suriye, Rusya'nın Ukrayna sorununu çözünceye kadar Avrupalılarla "ertelenmiş bir savaş" olabilecektir. 

Aslında Rusya'nın Suriye'deki yeni hükûmete ilişkin tutum ve mesajlarının şu anda çelişkili olduğu söylenebilir. Çünkü Suriye'deki durumla ilgili net bir Rus tutumu henüz ortaya çıkmamıştır. Rus üsleri, yabancı savaşçılar, ekonomik çıkarlar ve yatırımlar, Beşşar Esad'ın iadesinin veya Rusya'nın askeri müdahalesi nedeniyle ülkenin uğradığı kayıpların tazmininin talep edilmemesi gibi birçok konuda Suriye tarafından taviz koparmak için baskıcı bir yaklaşım sergilemektedir. 

Son olarak, Rusyanın, Suriye'ye yönelik politikalarındaki çelişkiye rağmen, Suriye'de mülteci sorunu gibi bazı sorunları çözmek için Avrupa Birliği, Arap Birliği ve uluslararası tarafların Suriye'deki yeni hükûmete ve iç istikrar ile barışın sağlanmasına yönelik ortak olumlu tutumunu açıklaması da uzak bir ihtimal değildir. Suriye yönetimini kategorik olarak reddeden İsrail tarafının düşmanca tutumunu ve Suriye'nin güneyindeki sınırlı bölgelerde askeri operasyonlarını sürdürmesi beklenmektedir.