ABD’nin Suriye rejimi kaynaklı “ulusal acil durum” halini uzatması ne anlama geliyor?
ABD 8 Mayıs 2023’te ulusal güvenliğe tehdit oluşturmaya devam ettiğini belirttiği Suriye rejiminin eylemlerinden kaynaklanan “ulusal acil durum” halini 2024 yılına kadar uzatmaya karar verdi. Bununla, rejimin kimyasal silahlar, teröre destek, şiddet kullanımı ve Suriyelilere yönelik ihlallerle ilgili politika ve prosedürler kastediliyor.
Suriye rejimi ile ilgili ulusal acil durumun temeli 2003 yılına dayanıyor. ABD 2003 yılında rejimi Lübnan’daki askeri varlığından dolayı hesaba çekmek ve Lübnan’ın egemenliğini geri kazanmasını sağlamak amacıyla ulusal acil durum ilan etmişti. Daha sonra Irak’ın istikrarı ve yeniden inşasına yönelik ABD çabalarını baltalayan politikaları nedeniyle 2006 yılında ulusal acil durumda düzenlemeler yaptı. 2011’de Suriye’de protestoların patlak vermesinden sonra Washington, insan hakları ihlallerini ve şiddet kullanımını içerecek şekilde yeni düzenlemeler yaptı.
Suriye rejiminin eylemlerinden kaynaklanan “ulusal acil durum” hali, ABD’nin ilk kez 2019’da yayınladığı ve DAEŞ, terörle mücadele ve istikrarla ilgili Suriye acil durum halinde farklı. Suriye ile ilgili acil durum hali her yıl Ekim ayında yenileniyor.
ABD, Suriye rejiminin eylemlerinden kaynaklanan “ulusal acil durum” halinin sona ermesini, rejimin Suriyelilere yönelik şiddeti durdurması, ateşkesi sürdürmesi, engelsiz insani erişimi kolaylaştırması ve 2254 (2015) sayılı karar uyarınca siyasi çözüm müzakerelerinde ilerleme sağlanmasına bağlıyor.
Beyaz Saray’ın rejimle ilgili ulusal acil durum halini uzatacağını açıklaması, Arap Birliği’nin Suriye’nin örgütteki üyeliğini rejime geri verme kararından bir gün sonra geldi. ABD bununla bir mesaj vermek istemiş gibi görünüyor. ABD, Arap Birliği’nin kararından önce 2254 sayılı karara göre siyasi süreçte ilerleme dahil olmak üzere rejimin ülke içindeki ve bölgedeki hareketlerinde fiili bir değişim olması gerektiğini vurgulamak istemiş olabilir.
Rejimle ilgili ulusal acil durumun uzatılması, Washington’ın rejime bir yıl daha yaptırım uygulamaya devam edeceği anlamına geliyor. Bu süreç, Arap ülkeleri için rejimin insan hakları ihlalleri, kimyasal silah kullanımı ve teröre destek konularındaki davranışlarını test etme fırsatı olsa da ABD’nin yaptırımları kaldırma veya istisna sağlama gibi uygulamaları gevşetmesi ile aynı zamana denk gelmeyecektir.
ABD 2022 ortalarından bu yana Sezar Yasası ile ilgili herhangi bir adım atmamayı, rejimle ilişkileri normalleştirme adımlarını ilerletmek ve onunla doğrudan iletişim kurarak çözüm çabalarına yeniden katılmak için bir fırsat olarak gören Arap ülkelerine daha fazla müsamaha göstermek istemiyor gibi görünüyor.
Son olarak ABD’nin rejime yönelik politikalarının önümüzdeki dönemde daha da şiddetlenmesi bekleniyor. Özellikle de 2023’ün ortalarında uyuşturucuyla mücadele yasasının yürürlüğe girmesiyle rejime uygulanan yaptırımların kapsamının genişletilmesi bekleniyor.