Lübnan ve Mısır arasında gaz akışı anlaşmasının imzalanması: Suriye üzerindeki etkisi nedir
Tem 01, 2022 2331

Lübnan ve Mısır arasında gaz akışı anlaşmasının imzalanması: Suriye üzerindeki etkisi nedir

Font Size

Lübnan ve Mısır arasında gaz akışı anlaşmasının imzalanması: Suriye üzerindeki etkisi nedir?




21 Haziran 2022’de Lübnan, Suriye ve Mısır, Mısır’dan çıkarılan gazı Ürdün ve Suriye üzerinden Lübnan’a taşımak için bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ile Lübnan’daki Deyr Ammar elektrik santraline yılda 650 milyon metreküp gaz taşınabilecektir.


Bu anlaşma, bölgedeki enerji ile ilgili gelişmelerden imzalandı. Bunların arasında Lübnan ve İsrail arasındaki deniz sınırlarının çizilmesi için ABD’nin arabuluculuk ziyareti ve Avrupa Komisyonu yetkilisinin Avrupa Birliği ülkelerine gaz arzını görüşmek üzere hem İsrail hem de Mısır’ı ziyaret etmesi yer aldı.


Ürdün de Eylül 2021’de Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan enerji bakanlarının ziyaretlerine ev sahipliği yaptı. Bu görüşmelerin amacı, Lübnan’a gazın gönderilmesi için 4 ile 6 ay arasında bir çalışma planı ve zaman çizelgesi belirlemekti. Ancak görüşmelerden bir şey çıkmadı.


19 Ağustos 2021’de Amerika Birleşik Devletleri (ABD), uygulanması planlanan Arap Gaz Boru Hattı projesini kabul etmiş; daha sonra Haziran 2022’deki son anlaşmayı da onayladığını belirtmişti. Aslında yeni proje, 2000’lerin başında başlayan ve çoğu bölümü tamamlanan eski projenin yenilenmiş haliydi. Bu da eskiyen altyapının tamir edilmesinin gerekliliğiyle birlikte devletlerin bu projeyi uygulamak için gerekli altyapıya sahip olduğu anlamına geliyor.


Proje teknik, ekonomik ve güvenlik engelleriyle karşı karşıya. Boru hattının Suriye topraklarından geçmesi nedeniyle elektrik miktarının bir kısmı ona verilecek. Proje, gelecekte Suriye’ye gelecek bu miktarların artırılmasına katkı sağlayabilir.


Her halükarda projenin uygulanması, Mısır, Ürdün ve Lübnan’ın projeyle ilgili enerji konularında Suriye rejimiyle çalışmak için ABD’den izin almasını gerektiriyor. Bu istisna da fiili olarak ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bu ülkelere daha fazla güvence vereceğini teyit etmesiyle gerçekleşebilir. ABD bunu bir muhtıra veya Hazine Bakanlığı’ndaki Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’nden resmi bir duyuru şeklinde yapabilir.


Rejimin fiili olarak %8’lik bir paydan faydalanması bekleniyor. Bu ise Suriye’deki elektrik şebekesinin durumunu günlük yarım saatlik ek elektrik miktarını geçmeyecek şekilde küçük bir oranda iyileştirebilir. Ancak rejimin en büyük kazancı, çevre ülkeler ile işbirliği ve kendisine dayatılan ceza kanunundan muafiyet meselesi yoluyla izolasyonu kırma bağlamında geliyor. Bu şekilde rejim, büyük güçlerin menfaatleriyle ve bölgesel çerçeveyle uyumlu diğer projeleri görüşmek için önemli bir çıkış bulabilir.