Biden yönetimi Suriye'de İran'a karşı gerginliği tırmandırıyor
Mar 08, 2021 1830

Biden yönetimi Suriye'de İran'a karşı gerginliği tırmandırıyor

Font Size

Mercek Altında | Biden yönetimi Suriye'de İran'a karşı gerginliği tırmandırıyor


26 Şubat 2021 Cuma günü ABD Hava Kuvvetlerine bağlı uçaklar, Suriye'nin doğusundaki Deyrezzor'da bulunan İran'a bağlı Iraklı gruplara ait hedeflere hava saldırıları düzenledi.

Ürdün'deki "Azrak" üssünden kalkan F15 uçakları tarafından düzenlenen saldırı, İran ve ona bağlı gruplar açısından en hassas bölge sayılan Deyrezzor kırsalındaki Bukemal’in güneybatısındaki "İmam Ali" üssünü hedef aldı. Bu üs, Suriye topraklarında Irak ve Beyrut arasındaki bağlantıyı oluşturuyor.

ABD’nin hava saldırısını, Biden yönetiminin Orta Doğu, özellikle de İran dosyasına yönelik tutumunda genişletilmiş stratejisinin bir parçası olarak okumak mümkün. Bu stratejisinin en belirgin özellikleri şu şekilde sıralanabilir: 

1. Üzerinde uzlaşı sağlayarak İran'ın füze gücünü kontrol etmeyi ve bölgedeki hareketinin çerçevesini sınırlandırmayı içeren yeni bir mekanizma çerçevesinde İran ile nükleer anlaşmaya geri dönmek. Tabi ki Washington, diğer müttefiklerini, özellikle de Körfez ülkelerini bu anlaşmaya dahil etmeye çalışacaktır. Yeni ABD yönetimi, İran'ın önünün açılmasına ve Suudi Arabistan ve İsrail gibi İran’a muhalif tarafların tepkilerine yol açan 2015 anlaşmasından sonra yaşananların aksine bunun bölgede sürdürülebilir bir istikrar sağlayacağına inanıyor. 

2. İran'ın hayati çevresinde, özellikle de Basra Körfezi bölgesi, Babü'l-Mendeb boğazı Irak'taki rolünün sınırlı kalması ve diğer taraflarla bir mutabakat çerçevesinde olması şartıyla bu bölgedeki nüfuzuna karşı hoşgörülü olmak.

Bu bağlamda Amerika Birleşik Devletleri, 2021 Şubat ayı başlarında Yemen'deki Husi "Ensarullah" grubuna karşı Suudi Arabistan’ın düzenlediği askeri operasyonlara verdiği desteği durdurdu. Ayrıca BM elçisi Martin Griffiths'in Şubat ayında Tahran'ı ziyaret etmesine ve İranlı yetkililerle çözüm için müzakere etmesine yeşil ışık yaktı. Bu da İran'ın Yemen krizindeki resmi rolünün tanınması olarak değerlendiriliyor.

3. ABD yönetimi, İran ile yeni anlaşmasıyla çıkarlarının göz ardı edilmesi durumunda tek taraflı olarak hareket edebilecek İsrail’in muhtemel hareketlerini kontrol altına almak amacıyla onun güvenlik endişelerini hesaba katacaktır. Bu nokta, Amerikan savaş uçaklarının 26 Şubat sabahında Suriye'deki İran destekli milislere düzenlediği saldırıyı anlamamıza yardımcı olmaktadır. Bu saldırı, Washington'un Suriye'deki İran askeri hareketlerini ve nüfuzunun Beyrut'a kadar genişlemesini İsrail'in güvenliğine doğrudan etkileri nedeniyle kabul etmediği mesajını taşıyor gibi görünüyor. Bu husus, saldırının aynı zamanda Irak'taki Amerikan üslerine yönelik tekrarlanan saldırılara bir cevap amacı taşımasına engel oluşturmuyor. Ancak ABD'nin karşılık verme yeri olarak Suriye'yi seçmesi, çeşitli oyunculara bir mesaj niteliği taşıyor.

"İmam Ali" üssüne yapılan Amerikan hava saldırısı, İran'ı nükleer programı, Ortadoğu'daki nüfuzunun sınırları ve füze gücü konusunda müzakere masasına geri dönmeye zorlamak için "ödül ve ceza” politikasının bir uygulaması olarak güçle tehdidi de içermektedir. 

 

analiz ve düşünce birimi - Jusoor Araştırma Merkezi