Suriye Rejimi Sanayi Sektörünü Canlandırma Konusunda Başarılı Olacak Mı?
May 15, 2024 458

Suriye Rejimi Sanayi Sektörünü Canlandırma Konusunda Başarılı Olacak Mı?

Font Size

Suriye rejimi 2024 yılında sanayi sektörü ile yeniden ilgilenmeye başladı. Bu yılın ilk çeyreğinde sanayi alanında 40'tan fazla karar, kanun çıkarılmış ve bakanlık düzeyinde toplanılar yapılmıştır. Rejim hükûmetinin başkanı Halk Meclisi ile yaptığı toplantıda, hükûmetin sahip olduğu sanayi kuruluşlarını yeniden yapılandırmaya çalıştığını ve özel sektörü destekleyi amaçladığını ifade etmiştir. Hükûmet, Halep ve Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki sanayinin durumunu defalarca tartışmıştır. Ayrıca Rusya Suriye'deki tarıma dayalı sanayiye 1 milyar ABD doları tutarında hibe sağlamıştır.

Öte yandan Halep, Şam ve Humus'taki sanayiciler, elektrik fiyatlarının yüksek olması nedeniyle bazı sektör kuruluşlarının üretimlerini durdurabileceğini, hükûmetin sanayi sektörüne yeterince destek vermediğini ve bu durumun kendilerini iş yapamaz hale getirdiğini vurgulamaktadır. Bu durum, üretkenliği önemli ölçüde azalan sektörün halihazırdaki gerçekliğini daha da kötüleştirmektedir. Bu da rejimin ekonomisinin, artık bazı gıda maddeleri, giyim ve deterjan üretimiyle sınırlı olan Suriye sanayisi yerine ağırlıklı olarak ithal mallara ve tarım sektörüne dayalı olmasını beraberinde getirmektedir.

Suriye'deki sanayi sektörü, 2014 ve 2017 yıllarında üretimin neredeyse tamamen durmasının ardından birkaç yıldır büyük bir krizle karşı karşıyadır. Merkezi İstatistik Bürosu'nun verilerine göre 2014 yılı üretimi 2010 yılında piyasa fiyatlarına göre 355 milyardan 61 milyara gerilemiştir. Bu da enflasyon oranları dikkate alındığında reel fiyatlara göre sektörün üretkenliğinin sıfıra yakın olduğu anlamına gelmektedir. GSYH'nın birkaç kat düştüğü göz önüne alındığında, Suriye sanayi sektörünün katkısı yurt içi hasıla düzeyinde 2010 ile 2014 yılları arasında yaklaşık %25'ten %8'in altına düşmüştür.

Rejimin kontrolü altındaki bölgelerde kalan Suriyeli sanayiciler ise enerjiden iş gücüne kadar çeşitli krizlerle boğuşmakta ve çoğu ülkeyi terk etmektedir. Alım gücünün zayıf olduğu bir piyasada pazarlama ve satış yapabilmek yeterli olmamaktadır. Aynı şekilde sektörün birbiri ile olan bağlantıları da büyük ölçüde zayıflamış, fabrikalar ölçek ekonomisinden mahrum kalmıştır. Rejimin tüccarlarla yaptığı uzlaşı meselesi de ortaya çıkmıştır. Bu uzlaşı, rejimin 2011'den bu yana Suriyelilere karşı yürüttüğü savaşa tüccar veya sanayicinin katkısı karşılığında emniyet birimleri tarafından uygulanan finansal maliyetlerdir.

Bakanlar Kurulu'ndan Sanayi Bakanlığı'na ve diğer bazı kurum ve kuruluşlara kadar rejimin niyetinin açıkça sanayi sektörünü canlandırmak olduğu görülmektedir. Ancak, bu çabaları gerçek ve fiili olmaktan ziyade bilgilendirici ve şekilci hale getirebilecek 4 ana zorlukla karşı karşıyadır:

Devlet kurumlarının hayati işlevlerindeki sorun: Bütçe, devletin sanayi sektörüne destek sağlamak için sahip olduğu en önemli araçlardan biri olarak kabul edilmektedir. Ancak rejimin bütçesinin gerçek değeri 2,5 milyar doları geçmemektedir. Aslında bu rakamın yarısının dahi hükûmet tarafından sağlanamaması, sektöre doğrudan veya dolaylı herhangi bir desteğin yönlendirilmesi konusunda umutları yok etmektedir.

Söylem sorunu: Hükûmet, sanayi sektörü ve genel olarak tüccarların savaştan çıkar sağlayan gruplar olduğu söylemini öne çıkarmaktadır. Fiyatları yükseltip, ürünleri tekellerine almakta, nüfusu yönlendirme arzusuyla ülkedeki ekonomik krizin temel nedeni olmaktadırlar. Bu söylemle ilgili sorunu artıran şey ise -sanayiciler nezdinde bile- hükûmetin, sanayici ve tüccarların aslında çıkarcı, aç gözlü ve desteklenen ve kendilerinden azami miktarda kaynak alınması gereken bir sınıfmış gibi davranmasıdır. Hükûmetin bakış açısına göre sahip olunan bu görüşlerle, yeterli görülen sanayi sektörüne herhangi bir destek sağlanması mümkün değildir.

Çevre sorunu: Rejimin kontrolü altındaki bölgelerdeki ekonomik çevre; altyapı, satın alma ve iş gücü açısından zayıftır. Bu çevre tarafsız bir şekilde ele alınmadığı sürece bu bölgelerde hiçbir proje başlamayacaktır. Mevcut projeler ise ya uzun süredir bulunmaktadır ya da yeni projelerin sahipleri mevcut ekonomik çevreyi iyileştirmeyi amaçlamaktadır.

Öncelikler sorunu: Hükûmetin öncelikleri sanayi sektörünün çıkarına değildir. Öncelik savaş çarkının ve finansmanının devam ettirilmesidir. Bu nedenle, rejimin kontrolü altındaki bölgelerde faaliyet gösteren sanayi sektörü de dahil olmak üzere herkesin mücadeleyi desteklemesi gerekmektedir. Bu da tüm ikincil konuları hükûmetin öncelikleri dışında tutmaktadır.

Genel olarak hükûmet, sanayi sektörünü yeniden harekete geçirme konusunda, devlet organlarının hayati işlevleri, yetersizliği, benimsediği söylem, mevcut durumda ekonomik çevre ve hükûmetin öncelikleri konusundaki sorunlarla kendini gösteren çeşitli zorluklarla karşı karşıyadır.