SDG ve Devrimci Gençlik Örgütü İlişkinin doğası ve sonuçları
Ara 28, 2021 2918

SDG ve Devrimci Gençlik Örgütü İlişkinin doğası ve sonuçları

Font Size

Mercek Altında | SDG ve Devrimci Gençlik Örgütü İlişkinin doğası ve sonuçları

 

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) liderliği "Devrimci Gençlik Hareketi" ile ilişkisini açıklamak zorunda kaldı. SDG komutanı Mazlum Abdi, 25 Aralık’ta Ayne’l-Arab kentinde büyük olasılıkla Türk SİHA’ları tarafından düzenlenen hava saldırısında ölen Devrimci Gençliğe bağlı beş kişi ve yaralanan dört kişi için bir tweet atarak sempati ve dayanışma sergiledi.

Devrimci Gençlik Hareketi ve Genç Kadınlar Birliği, doğrudan PKK’ya bağlı bağlı iki örgüt olup çocukların askeri ve ideolojik eğitim kampları ve etkinlikler yoluyla PKK saflarına ve askeri kollarına katılmasını sağlamakla suçlanıyor. Ayrıca bu iki örgüt, Özerk Yönetime karşı olan aktivistleri ve düzenlenen gösterileri bastırmak, Kürt Ulusal Konseyinin SDG’nin kontrolündeki bölgelerde yer alan ofislerine, üyelerine ve düzenlediği etkinliklere birçok defa saldırmakla suçlanıyor.

SDG, Mazlum Abdi'nin 17 Aralık'ta Derbesiye'deki Ulusal Konsey ofisine yönelik saldırıyı kınaması dışında, Devrimci Gençlik Hareketin ihlallerini hiçbir zaman kınamadı. Abdi saldırıyı düzenleyenlerin bağlı olduğu örgütün adını söylemeden onları "yasayı ihlal eden bir grup sabotajcı" olarak nitelendirdi. Bu durum, Özerk Yönetim'e ait bölgelerdeki sahnenin doğasını yansıtıyor. Çünkü Devrimci Gençlik Hareketi, SDG'nin çıkarına olan ihlalleri gerçekleştiriyor. SDG ise bu ihlallerin sorumluluğunu üstlenmemiş oluyor.

Abdi'nin, doğrudan PKK'ya bağlı olan harekete açık adıyla sempati göstermesi, SDG ile PKK’nın politikalarını doğrudan uygulayan kolları arasındaki ilişkinin değiştiğini gösteriyor ve SDG ile hareket ve partinin diğer kolları arasındaki birbirini tamamlayan ilişkiyi ortaya koyuyor. Bunun da SDG ve onun siyasi kolu olan Suriye Demokratik Konseyi (SDK) ve Özerk Yönetim için bazı etkileri ve sonuçları olabilir.

Bu sonuçların başında şunlar gelmektedir:

1- Siyasi açıdan: SDG kontrolündeki bölgelerde bulunan aktivistleri, ofisleri ve faaliyetleri Devrimci Gençlik Hareketi unsurları tarafından defalarca saldırıya uğrayan Kürt Ulusal Konseyi ile SDG arasındaki gerilim ve güvensizlik durumu artacaktır. Bu saldırıların sonuncusu Kürt Bayrağı gününde Derbasiye'de gerçekleşmişti.

2- Hukuki açıdan: Bu kontrolsüz örgütler tarafından SDG’nin kontrolündeki bölgelerde veya çevre ülkelerde yaşayanlara karşı işlenen tüm ihlal ve suiistimallerin birincil sorumlusu SDG olacaktır. SDG'nin PKK’ya bağlı örgütlerle ilişkisi, SDG’nin bu örgütleri en azından bildiğini ve takip ettiğini teyit etmektedir.

3- Toplumsal açıdan: Bu ilişki, SDG'yi ve Özerk Yönetim'i, kontrolleri altındaki bölgelerde yaşayan halkın nazarında olumsuz bir konuma getirecektir. Çünkü bu bölgede yaşayan halk, hayatlarının her alanında bu örgütlerden ve ihlallerinden defalarca mağdur oldu. Bu örgütlerin son ihlali de Irak Kürdistan Bölgesine açılan sınır kapıları Semalka ve el-Velid’in kapanmasına neden oldu. Bu iki kapı, SDG kontrolündeki bölgelere gelen gıda, tıbbi, endüstriyel ve inşaat malzemelerinin ana giriş kapılarıydı. Devrimci Gençlik Hareketi ve Genç Kadınlar Birliğine bağlı onlarca unsur, Semelka sınır kapısına baskın düzenleyerek kapı yönetim ve koruma unsurlarıyla çatışmış, bunun üzerine Kuzey Irak Hükumeti 16 Aralık'ta iki sınır kapısını kapattı.

4- Örgütsel açıdan: SDG'nin PKK’ya doğrudan bağlı gençlik örgütlerini hedef alan hava saldırısını kınaması, onu bu örgütlerle aynı safa koyuyor ve SDG'nin sürekli olarak inkar ettiği PKK ve kendi bölgelerine yayılmış kolları ile ilişkisini doğruluyor.

Özetle SDG, kendisi ve PKK ile doğrudan bağlantılı gençlik örgütleri arasındaki ilişki ve sorumluluk alanını muğlak bırakmaya, özellikle de bu örgütlerin kendi kontrol bölgelerindeki çok sayıdaki faaliyetlerini yok saymaya çalışacaktır. Ayrıca SDG, bu örgütlerin düzenlediği ve sorumluluk üstlenmeden faydalandığı eylemleri değerlendirmeye devam edecektir. Ancak bu örgütlerin ve bağlı olduğu PKK kadrolarının hedef alınmaya devam etmesiyle SDG, örgütsel ve ideolojik bir saikle kendisi ile PKK arasındaki gerçek ilişkiyi gün geçtikçe daha fazla ortaya çıkaracaktır. Bu durumda SDG, kendi bölgelerindeki yerel taraflar ile bölgesel ve uluslararası taraflara karşı bunun sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalacaktır.