Protestolar Dördüncü Ayına Girerken: İdlib Nereye Gidiyor?
Haz 13, 2024 218

Protestolar Dördüncü Ayına Girerken: İdlib Nereye Gidiyor?

Font Size

İdlib'de Heyet Tahrir el Şam kontrolü altındaki bölgeler ve çevresi 25 Şubat 2024'ten bu yana devam eden protestolara sahne olmaktadır. Protestolarda Ebu Muhammed El Culani'nin devrilmesi, Kamu Güvenliği Teşkilatı'nın dağıtılması ve düşünce suçlularının serbest bırakılması talep edilmiştir ve hâlâ talep edilmektedir.

Protestolar, başlangıçta gösteri yapılan yer sayısı ve gösterici sayısı konusunda hızlı bir artışa sahne olmuştur. 1 Mart Cuma günü ilk gösteriler 5 noktada gerçekleştirilirken bu sayı, ikinci Cuma gününde İdlib ve Halep'in batı kırsalındaki 15 farklı şehir ve kasabada gösteri yapılmıştır. Bu hızlı artışın ardından protestolar, iki ay boyunca gösteri noktası ve gösterici sayısı açısından göreli bir istikrar kazanmıştır.

Protestoların üçüncü ayına girerken, bileşenleri arasındaki koordinasyonun artmasıyla birlikte hareket, sabit kalışını ve durağanlığı kırmayı başarmıştır. Protestolar, gösteri yapılan noktaların sayısı açısından artmaya başlamış ve "El Culani devrilene kadar Şura yok" sloganıyla 3 Mayıs Cuma günü yapılan gösterilerin sayısı 20'ye ulaşmıştır. Bu sırada hareket, Cisr el Şuğur ve Atme kamplarındaki iki merkezi gösterinin yanı sıra en büyüğü İdlib kentindeki gösteri olmak üzere çeşitli gösteriler düzenlemeye başlamıştır. 8 Mayıs'ta birçok hareketi temsil eden Devrimci Hareket Birliği'nin kurulduğu duyurulmuştur. Hareket aynı ayın 12'sinde, Heyet Tahrir el Şam üzerinde daha büyük etki yaratacak yeni protesto yöntemleri geliştirmek amacıyla İdlib'deki askeri mahkeme önünde ilk oturma eylemini duyurmuştur.

Hareketin büyümesi ve gelişmesi Heyet Tahrir el Şam'ın endişelerini artırmış ve nispeten güvenlik eksenli bir çözüm kullanmaya dayanan yeni bir yaklaşım benimsemeye sevk etmiştir. 14 Mayıs'ta askeri mahkeme önündeki oturma eylemini dağıtmış ve aynı gün, oturma eyleminin dağıtılmasına yönelik halktan gelebilecek tepkilerle başa çıkmak amacıyla güvenlik güçlerini birçok şehirde ve ana yollarda konuşlandırmıştır. Nitekim 17 Mayıs'ta bu güçler, Cisr el Şuğur ve "İdlib-Binniş" yolundaki protestocuları dağıtıp toplanmalarını engellemiş ve ardından protestocuları kışkırtanlara yönelik bir dizi tutuklama girişimi başlatmıştır.

Protestolara karşı güvenliğe dayalı bir çözümünün kullanılmasına paralel olarak Heyet Tahrir el Şam, hareketin liderleriyle müzakere konusunda anlaşmaya vararak harekete karşı bir çevreleme politikası uygulamaktadır. Heyet Tahrir el Şam tarafından hem Cisr el Şuğur hem de “İdlib-Binniş” yolunda yaşanan silahlı saldırı olaylarının ardından Kamu Reformu Girişiminin tavsiyelerini kabul ettiğini duyurmuştur. İstismar etmek ve kendi avantajına çevirmek amacıyla müzakere kapısını aralamak için askerlerini geri çekmiştir. Hareketin liderleriyle müzakereleri engellemeyi başarmış ve hareket içindeki bireysel bölgesel gruplarla ve hareket içindeki akımlarla ayrı ayrı müzakere etme yolunu açmıştır.

Askeri mahkemenin oturma eylemini dağıtmasına toplumun göstermiş olduğu sınırlı tepki, Heyet Tahrir el Şam'ın bazı protestocuları tutuklamasının ardından 24 Mayıs'ta toplanan hareketin başlatmış olduğu sivil itaatsizlik çağrısına yanıt verilmemesinin yanı sıra Cisr el Şuğur ve "İdlib-Binniş" yolundaki protestocuların dağıtılması, Heyet Tahrir el Şam'ın çevreleme ve çatışmayı bir araya getiren politikasını sürdürmesi konusunda cesaret verici faktörler olmuştur.

Hareket, Heyet Tahrir el Şam'ın, hareketin yöntemlerini geliştirme girişimlerini engellemeye, oturma eylemlerine ve toplu gösterilere dönüşmesini engellemeye, hareketin ve dahili grupların bütünlüğünü engellemeye yönelik devam eden çabalarının gölgesinde yeni toplum gruplarını kendisine çekme kabiliyetini azaltabilecek öznel ve objektif sebeplerden dolayı tedrici bir gerilemeyle birlikte dördüncü ayına girmektedir.

Genel olarak Heyet Tahrir el Şam'ın çevreleme ve çatışmaya dayalı politikaları nedeniyle hareketin giderek gerilediği görülmektedir. Ancak bu, protestoları sonlandırabileceği anlamına gelmemektedir. Çünkü güç kullanımı ve güvenlik eksenli çözüm, özellikle kötüleşen ekonomik koşullar ve yaşam şartları, umutsuzluğu artırabilecek siyasi bir çözüm olasılığının bulunmaması ile birlikte Heyet Tahrir el Şam'ın performansına ve davranışlarına karşı memnuniyetsizliği artırabileceğinden daha fazla toplum kesimini eylemlere katılmaya itebilecek veya en azından onlara çeşitli şekillerde koruma sağlayabilecektir. Bu durum Heyet Tahrir el Şam'ın siyasi, ekonomik gerçeklik ile güvenlik gerçekliği konusunda somut bir iyileşme sağlayamadığı durumlarda daha büyük protesto dalgalarına yol açabilecektir.

Her halükarda Heyet Tahrir el Şam karşıtı hareket çeşitli zorluklarla karşı karşıyadır. El Culani'yi devirerek ve Kamu Güvenliği Teşkilatı'nı dağıtarak hedeflerine ulaştıktan sonraki duruma ilişkin hareketin üzerinde birleşmiş olduğu bir siyasi vizyonun bulunmaması ve ayrıca farklı eğilimleri ve kişileri içermesi sebebiyle iç yapısındaki uyum eksikliği, Heyet Tahrir el Şam'ın açıkça istismar etmeye çalıştığı bir boşluk oluşturmaktadır.