İran, Suriye Kıyılarında Bir Deniz Üssü Kurma Konusunda Başarılı Olabilecek mi?
Ağu 20, 2024 142

İran, Suriye Kıyılarında Bir Deniz Üssü Kurma Konusunda Başarılı Olabilecek mi?

Font Size


İran, Suriye'deki askeri yeteneklerini çeşitli kara, hava ve deniz kuvvetleriyle artırma stratejisi çerçevesinde, 2024 yılı başında Suriye kıyısındaki Tartus'ta kurduğu askeri deniz üssünü genişletmeyi hedeflemektedir. Ancak görünen o ki İran, Suriye'de deniz gücü oluşturma konusunda, Devrim Muhafızları'nın önde gelen askeri lideri Reza Zarei'nin 1 Mart'ta İsrail'in hava saldırısında öldürülmesiyle kendini gösteren çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır.

İran'ın Suriye deniz kuvvetlerine müdahale edişi 2007 yılına dayanmaktadır. 2011 yılından sonra Suriye'ye doğrudan askeri müdahalede bulunulmasının ardından, donanma kapasitesini genişletmek ve geliştirmek için çalışmalara başlamıştır. 2017 yılında Lübnan sınırı yakınındaki Hamidiye bölgesinin kuzeyindeki Ain Zarqa bölgesinde yer alan Tartus'ta 30 ila 40 yıl arasında değişen bir süre için bir liman kurma, yönetme ve işletme imtiyazı elde ettiğini açıklamıştır. Akdeniz'de askeri nüfuz sahibi olmak, İran'ın ekonomik çıkar elde etme çabalarını aşmaktadır. Akdeniz kıyılarındaki nüfuzunu güçlendirerek, Irak ve Suriye arasındaki Kerkük-Banyas petrol boru hattının yeniden işler hale getirilmesi ve Lübnan kıyısında bu hatta bir alternatifin oluşturulması, özellikle Beyrut limanının hedef alınmasından sonra İran savaş gemilerinin ve askeri faaliyet yürüten ticari gemilerin Akdeniz'deki hareketlerinin izlenmesi ve koordine edilmesi ve Rusya'dan bağımsız olarak Suriye'deki stratejik çıkarlarını güvence altına almanın yanı sıra, füze parçalarının taşınması, keşif ve elektronik dinleme yapılması gibi gelecekte elde etmek istediği çıkarlarını güvence altına alarak Suriye ve bölgedeki askeri gücünü artırmayı hedeflemektedir.

İran'ın Suriye kıyılarındaki askeri nüfuzunu artırma çabaları, askeri noktasını genişletip üs haline getirmesine engel olan bir takım siyasi, doğal ve teknik engeller ve zorluklarla karşı karşıyadır. Bu engel ve zorlukların en önemlileri şunlardır:

· 2011'den önce Tartus'ta var olan bir Rus lojistik ikmal noktasını, daha sonra Tartus'taki askeri limanın bir kısmını kontrol ederek askeri üsse dönüşecek şekilde genişletmiştir. Buradaki gemi sayısını artırmış, ayrıca personel ofislerini ve ekipman depolarını buraya yerleştirmek için Tartus limanının bir kısmının kontrolünü ele geçirmiştir. Öte yandan Rusya, kendi üssünün yakınında İran'ın rakip bir deniz askeri varlığa sahip olmasına izin vermeyecektir.

· Askeri nokta, genişletilip üs haline getirilecek bir coğrafi özelliğe sahip değildir. Kıyıya yaklaşıldıkça kayalık alanların varlığının yanı sıra, karşı kıyıları çok derin, sığ ya da kumlu alanlardan oluşmaktadır. Bu durum deniz araçlarının karaya oturmasına, ciddi hasar almasına veya tamamen yok olmasına yol açabilecektir. Ayrıca tıpkı dört füze kapasiteli hücumbotlarının büyük zorluklarla girdiği Tartus'taki el-Bayda Limanı'nda (El-Harithi Kışlası) olduğu gibi bazı askeri gemilerin buraya yerleştirilmesi de zordur.

· Bir deniz üssünün ihtiyaç duyduğu kruvazörler, muharip gemiler, füze hücumbotları, devriye botları, koruma gemileri, deniz mayın tarama gemileri, denizaltılar ve deniz uçakları arasında entegrasyonun sağlayan deniz silahları bulunmamaktadır. Finansal maliyeti İran'ın karşılayamayacağı kadar yüksek olan özel bir iskele inşa edilmesi ve söz konusu üsse askeri teçhizat sağlanması mümkün gözükmemektedir.

Sonuç olarak İran, sonuncusu 2023 yılında İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı İsmail Kaani'nin katılımıyla gerçekleşen, milisler ve Suriye rejim güçleri arasında birçok ortak askeri kara projesi gerçekleştirmesinin aksine, deniz kuvvetleri ile Suriye kıyılarında herhangi bir harekat gerçekleştirememektedir. (İran'ın ilan etmiş olduğu üssün bulunduğu yer olan) Arap el-Malik bölgesi deniz çıkarmaları için uygun bir alan olmakla birlikte bu durum, kurmayı amaçladığı deniz gücünün boyutunun ne kadar küçük olduğunu da göstermektedir. Bu, İran'ın o bölgede konuşlanmasının yalnızca Suriye'ye karşı bir deniz çıkarması yapılması korkusundan kaynaklanabileceği ve bu nedenle varlığının saldırıdan çok savunma amaçlı olduğu anlamına gelmektedir.