Birleşmiş Milletler'in Suriye'deki Yeni Yönetim Konusundaki Rolü ve Pozisyonu
BM Güvenlik Konseyi, 2025 Şubat ayı programına Suriye'deki siyasi gelişmeleri ele almak üzere iki oturum eklemiştir. Böylece Konsey, Esad rejiminin 8 Aralık 2024'te devrilmesinin ardından bugüne kadar Suriye ile ilgili beş oturum gerçekleştirmiştir. Bunlardan sonuncusu, Şam'dan brifing veren BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen'in talimatıyla Cezayir'in talebi üzerine bu yılın ocak ayının sonunda kapalı oturum olarak gerçekleştirilmiştir.
Güvenlik Konseyi, 17 Aralık 2024 tarihli toplantısında, Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen 2254 (2015) sayılı kararda yer alan temel ilkelere dayalı kapsamlı bir siyasi süreci uygulamaya konulması, bu sürecin kolaylaştırılması için Özel Temsilci'nin çabalarının desteklenmesi, tüm Suriyelilerin meşru taleplerinin karşılanması, korunması ve geleceklerini barışçıl, bağımsız ve demokratik bir şekilde belirlemelerinin sağlanması konusunda Konsey üyelerine çağrıda bulunulan bir basın açıklaması yayınlamaya konusunda anlaşmaya varmıştır. Açıklamada, Suriye'de terörle mücadelenin önemi vurgulanarak, terör örgütlerinin yeniden güç kazanarak Suriye'yi kendilerine sığınak haline getirmelerinin önüne geçilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca Suriye'nin konvansiyonel olmayan silahlara ilişkin tüm Konsey kararlarına uyması gerektiği vurgulanmıştır.
Bu basın açıklamasındaki en önemli husus, Güvenlik Konseyi'nde ilk kez Heyet Tahrir el-Şam'dan bahsedilmemesi ve terör örgütleri arasında sayılmaması konusunda görüş birliğine varılmasıdır ki bu, Esad rejiminin devrilmesinden sonra Rusya ve Çin'in Heyet Tahrir el-Şam'a yönelik tutumunda radikal bir değişim yaşandığı anlamına gelmektedir.
Konseyin 8 Şubat 2025'te yapılacak bir sonraki oturumunda en acil konuların mezhepsel olmayan ve temsili bir yönetim yapısının kurulması, 2254 sayılı Kararın ilkelerine göre yön verilen güvenilir bir siyasi sürecin sağlanması, tüm Suriyelilerin ihtiyaç ve isteklerine öncelik verilmesi, ülkenin parçalanmasının önlenmesi ve devlet kurumlarını korunması olması beklenmektedir.
Yapılan müzakerelere göre bu oturumda Konsey'in önünde iki süreç olacaktır:
Birincisi, siyasi süreci sahadaki yeni gerçeklere uyumlu hale getirmenin yollarını görüşmek üzere bölgesel ve uluslararası paydaşlarla özel bir toplantı düzenleme olasılığının değerlendirilmesi, ilerleme sağlanması için uygun olan stratejiye ilişkin görüşlerin dinlenmesidir. Önerilen toplantı, Akabe ve Riyad toplantılarından ve 13 Şubat 2025'te Paris'te yapılması planlanan toplantıdan farklıdır. Üzerinde uzlaşılamayan konusu ise, bu toplantıya Rusya, Çin ve belki de Suriye konusunda daha önce yapılan toplantılarda dışlanan İran gibi ülkelerin de dahil olmasıdır. Konferansta siyasi konuların yanı sıra farklı konular da ele alınacaktır. Bunlardan en önemlileri artan insani ihtiyaçların karşılanabilmesi, Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşleri için uygun koşulların sağlanması ve ekonomik kalkınma ve yeniden yapılanma gibi temel konulardır.
Konsey tarafından tartışılan ikinci süreç ise, yeni Suriye hükûmetine destek ifade eden bir başkanlık bildirisinin yayınlanması ve 2254 sayılı kararın temel hükümlerinin uygulanması yönünde harekete geçilmesi konusunda çağrıda bulunulması, anayasanın hazırlanmasının önünün açılması ve seçimlerin yapılmasıdır. Başkanlık açıklamasının yayınlanması halinde bu, Konsey tarafından alınmış en üst düzey karar olacak ve yeni bir karar alınması ihtiyacını ortadan kaldıracaktır. Uluslararası toplumun talep ettiği temsili hükûmetin kurulmasından sonraki adımlar, örneğin anayasa ve seçimler, bu hükûmetin görevi olacaktır. Birleşmiş Milletler, Suriye devleti kendisinden talep etmediği sürece buna müdahil olmayacaktır. Özellikle Cumhurbaşkanı eş-Şara’nın anayasanın onaylanması ve seçimlerin yapılması sürecinin 4 ila 5 yıl sürebileceği yönündeki açıklamasıyla birlikte, Birleşmiş Milletler'in, hiçbir rolünün olmadığı bir konuda elçisini Suriye'de bu kadar uzun süre tutması düşünülemez.
Yeni hükûmet, Suriye siyasi meselesinin Güvenlik Konseyi'nde tartışılmasının durdurulmasını istemekte ve Birleşmiş Milletlerin müzakerelere aracılık ettiği bölümüyle ilgili 2254 sayılı Kararın etkin bir şekilde uygulanmış olduğuna inanmaktadır. Bu hükûmet bir geçiş hükûmetidir. Dolayısıyla bu bakış açısı, özel temsilcinin görevinin sona erdirilmesini ve kararda bahsi geçen muhalif platformlardaki Suriye halkını temsil yetkisinin tamamının veya bir kısmının geri çekilmesini gerektirmektedir. Yeni hükûmetin, kimyasal silahlar, insan hakları ihlalleri konusunda uluslararası soruşturma komiteleri, kayıp şahıslar ve yeniden yapılanma konularındaki 2118 (2013) sayılı karar gibi diğer kararların ve konuların yürürlüğünün devam etmesini desteklemesi beklenmektedir.
Birleşmiş Milletler'de Suriye'nin siyasi durumunun ele alınmasının durdurulmasının ve dolayısıyla Suriye'nin içişlerine her türlü müdahalenin önüne geçilmesinin yolu, Cumhurbaşkanı eş-Şara'nın Economist'e verdiği demeçte ifade ettiği üzere toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla "daha geniş ve daha çeşitli" bir hükûmetin kurulmasına hız vermektir. Bazı Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin, başkanlık bildirgesinin yayınlanmasını bir sonraki hükûmetin kurulmasından sonraya erteleme eğiliminde olmaları nedeniyle, bunun mümkün olan en kısa sürede gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu, bir bakıma yeni Suriye hükmetinin tanınması konusunda uluslararası uzlaşının gecikmesi ve Suriye'nin içişlerine müdahaleye açık kapı bırakılması anlamına gelmektedir.