Birleşmiş Milletler’in Suriye rejimiyle normalleşme girişimlerine yönelik tavrı
May 02, 2023 1736

Birleşmiş Milletler’in Suriye rejimiyle normalleşme girişimlerine yönelik tavrı

Font Size


Meydana gelen yıkıcı depremden sonra Suriye rejimi ile birçok normalleşme girişimi aktif hale geldi. Bunların hepsi siyasi çözüm çağrısında bulundu. Bu girişimlerin başında, Rusya tarafından koordine edilen Türkiye-rejim normalleşmesi ile Suudi Arabistan’ın koordine ettiği Arap ülkelerinin normalleşme girişimleri geliyor. Bunun yanında Yunanistan gibi bazı Avrupa ülkeleri de normalleşme için özel bir yol belirleme çabası içinde.

Bunun ışığında, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, diplomatik çabaların birleştirilmesi ve bu bireysel girişimlerin “adıma karşılık adım” yöntemi içinde koordineli girişimlere dönüştürülmesi çağrısında bulunuyor. Bununla birlikte, bu çabalar, başta Rusya-Batı çatışması, Arap-Arap anlaşmazlığı ve Amerika-İran çatışması gibi birçok engelle karşı karşıya.

Pedersen, 27 Nisan 2023’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) verdiği brifingde, Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır başta olmak üzere rejim ile Arap ülkeleri arasındaki diplomatik çabaları ve iletişimin başlamasını, siyasi çözüm sürecinin ilerlemesi bağlamında bir dönüm noktası ve bir yol ayrımı olarak değerlendirdi.

Bu tutum, Pedersen’in 23 Mart'ta verdiği önceki brifingde ifade ettiği ve normalleşme çabalarını siyasi süreci ilerletemeyecek bireysel girişimler olarak eleştirdiği tavrından nispi bir geri adım anlamına geliyor. Bu tavır farklılığı, BM’nin “adıma karşılık adım” yöntemini kabul ettirmek amacıyla normalleşme girişimlerini kabul etme ve bunlara katılma eğilimini gösteriyor. Pedersen brifinginde bir şekilde buna temas etti.

Özel Temsilci Pedersen, girişimleri “adıma karşılık adım” yöntemiyle bütünleştirdikten sonra tarafların sorunlarını veya endişelerini çözmeye çalışıyor. Bu problemleri şu şekilde sıralayabiliriz: Askeri çıkmaz durumunu kökünden değiştirmek, Suriye’nin egemenliğini, bağımsızlığını veya toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmek, yapısal meseleleri ele almak, ekonomiyi yeniden düzenlemek ve Suriye’yi yeniden inşa etmek, terörle mücadele etmek, Suriye’de istikrarı sağlamak ve bölgesel istikrarsızlık kaynaklarını sonlandırmak, çatışan tarafların Suriyeli sivillere karşı adım atmasını engellemek ve sivilleri korumak, tutuklular, kaçırılanlar, kayıplar ve kaybolanlar gibi  konuların çözülmesi, Suriyeli mültecilerin güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönüşleri için koşulların sağlanması.

Geir Pedersen, 2254 (2015) sayılı karara göre siyasi bir çözüme ulaşmayı taahhüt etmedikleri takdirde normalleşme girişimlerinin başarısız olacağına inanıyor. Pedersen şu an deneme aşamasında olduğunu, bunun aşılması ve ilerlemesi durumunda bu girişimlere dahil olunabileceğini ve “adıma karşılık adım” yöntemi ile bütünleştirilebileceğini düşünüyor. Bu gerçekleşene kadar, Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarını yeniden başlatma ve 2254 sayılı kararın uygulanmasındaki sorumluluğunu yerine getirme çabalarını sürdürecektir.

Her halükârda BM ve Özel Temsilci’nin başka bir alternatifi yok gibi görünüyor. Yani BM ve Özel Temsilci’nin bütün taraflarla birlikte her türlü diplomatik çabaya dahil olması gerekiyor. Çünkü tek başına Haziran 2022’nin ortasından beri durmuş olan siyasi süreç dahil herhangi bir çözüme ulaşamayacaktır.

Genel olarak saydığımız hususlar, mevcut koşulların BM’nin Suriye’deki siyasi sürecinin en kötü dönemlerinden biri olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda Suriye muhalefeti için de en kötü dönem. Çünkü Arap Birliği ve BM kararlarına göre elde ettiği kazanımların neredeyse tamamını kaybetti. 

Son olarak muhalefet, insani konularda bazı kazanımlar elde edilse bile bütün normalleşme girişimlerini ve bunlara dahil olmayı reddetmelidir.