2011'den bu yana en uzun ateşkesin üzerinden bir yıl geçti
Mercek altında | 2011'den bu yana en uzun ateşkesin üzerinden bir yıl geçti.
5 Mart 2021, Türkiye ve Rusya'nın İdlib üzerinde imzaladığı Moskova mutabakatının birinci yıl dönümüne denk geliyor. Suriye'deki silahlı çatışmanın başlangıcından bu yana rejim ve muhalefet ilk defa 12 aylık bir ateşkese uyuyor.
Daha önce sürdürülebilir bir ateşkes anlaşmasına varmayı veya uzun vadeli bir sükunet tesis etmeyi amaçlayan bütün uluslararası mutabakatlar başarısızlıkla sonuçlandı. 2016 yılının Eylül ayında saldırıların durması için anlaşma imzalandı. Şubat 2016'da ateşkes anlaşması imzalandı. Mayıs 2017’de gerilimi azaltma protokolü, Eylül 2018’de ise Soçi Mutabakatı çerçevesinde ateşkes anlaşmasına varıldı.
Rusya ve Türkiye, İdlib hakkındaki Moskova Protokolü'nü korumak için büyük gayret gösterdi. Bununla birlikte geçen yıl ateşkes anlaşması, tarafların anlaşma maddelerini tamamen uygulayamaması veya bunu istememesinden dolayı çökme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Cihatçı grupların birçok defa hedef alması nedeniyle 25 Ağustos 2020'de askıya alınan Halep-Lazkiye arasındaki M4 uluslararası karayolunda 6 aydan fazla bir süredir ortak devriye yapılmadı. Görünüşe göre saldırılar Suriye'deki El Kaide şubesi adına yapılıyor.
Türkiye, Rusya ile iş birliğini sürdürme gayreti kapsamında ateşkesi ve mutabakat anlaşmasını korumak için bazı adımlar attı. Örneğin Türkiye güvenlik koridorunda 7 bağımsız devriye gerçekleştirdi ve uluslararası karayolu üzerinde, bu güzergahta bulunan kendisine ait nöbet noktalarının yakınlarına gözetleme kameraları yerleştirdi. Ayrıca karayoluna patlayıcı yerleştirme ve güvenlik faaliyetleri gibi hareketlerin takibi için merkezi bir operasyon odası kurdu. Bunun yanında terörle mücadele ve hızlı müdahale için İdlib'te 4 ortak tatbikata katıldı.
Moskova mutabakatı, çatışmaların önlenmesine yönelik bir belge olarak sınıflandırılıyor ancak aynı zamanda gerginliği azaltma muhtırasına (2017) eklenecek yol gösterici bir protokol niteliği taşıyor. Bu da kalıcı bir ateşkes anlaşmasını sağlamlaştırmak için üzerine bazı şeyleri inşa etmenin mümkün olduğu anlamına geliyor. Bu ise Türkiye ve Rusya'nın, siyasi sürecin yanı sıra terörle mücadele, askeri konuşlanma, ticaret ve ulaşımın geleceği ve güvenli bölgenin sınırları konusunda kapsamlı bir anlaşmaya varmasını gerektiriyor.
Türkiye, 20 Ekim-29 Aralık 2020 tarihleri arasında, Suriye rejiminin 2019'un başlarında başlattığı askeri harekatla birlikte rejimin kontrolündeki bölgelerde bulunan kendisine ait 14 askeri noktadan çekildi. Ancak İdlib’in güney bölgelerinden çekilmemekte ısrar ediyor. Hatta caydırıcılık stratejisini güçlendirmek için bölgedeki erişimini ve varlığını genişletti. Bu da Rusya ile askeri konuşlanma ve güvenli bölgenin sınırları konusunda nihai bir anlaşmaya varma olasılığının önünde büyük bir engel oluşturuyor.
Aslında Rusya, Türkiye'ye baskı yapmak için sivil ve askeri bölgelere SİHA ve savaş uçaklarıyla saldırmak gibi askeri araçları kullanmaktan vazgeçmedi. Örneğin 26 Ekim 2020'de Feyleku’ş-Şam’a ait eğitim tesisine hava saldırısı düzenledi. Ayrıca hava saldırıları gerçekleşti ve temas hatları sürekli ihlal edildi. Bu da Suriye muhalefeti ve Türkiye’nin hazırlık durumlarını arttırmalarını gerektiren yakın bir tehdidin olduğu anlamına geliyor. Bununla birlikte Suriye rejimi ve Rusya'nın İdlib'de askeri manevra kabiliyeti sınırlı kalmaktadır.
Genel olarak ateşkes en az 3 ay daha devam edecektir. Aynı şekilde İdlib'de sürdürülebilir bir ateşkese ulaşma şansı hala var. Bununla birlikte bu, tartışmalı konuların üstesinden gelme konusunda daha fazla ilerleme kaydedilmesini, güven oluşturma adımlarının atılmasını, özellikle de yakın görünen ortak devriyelerin yeniden başlatılmasını gerektiriyor.
analiz ve düşünce birimi - Jusoor Araştırma Merkezi