Türkiye’nin Suriye rejimi ile diplomatik görüşme yaptığını gecikmeli olarak açıklaması: Sebepleri ve anlamı
Font Size
Türkiye’nin Suriye rejimi ile diplomatik görüşme yaptığını gecikmeli olarak açıklaması: Sebepleri ve anlamı
11 Ağustos 2022’de Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekim 2021’de Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da düzenlenen Bağlantısızlar Hareketi toplantısının oturum aralarında Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile kısa bir görüşme yaptığını açıkladı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye’de kalıcı barışın, teröristleri ayrım gözetmeksizin tasfiye etmenin yanı sıra, muhalefet ve rejim arasında bir uzlaşma veya anlaşma gerektirdiğini vurguladı.
Türkiye rejimle diplomatik kanalla görüştüğünü, görüşmeden 10 ay sonra açıkladı. Bu durum, Türkiye’nin 2019’dan bu yana sadece güvenlik kanallarıyla sınırlı olan ikili görüşmelerin diplomatik boyutu da içerecek şekilde geliştirilmesine karşı çıkmadığı anlamına geliyor.
Bu açıklamanın Türkiye ile Rusya arasında cumhurbaşkanları düzeyinde Soçi’de düzenlenen ikili zirvenin sona ermesinden sadece bir hafta ve Astana formunda gerçekleştirilen üçlü zirveden bir aydan kısa bir süre sonra yapılması şu anlamlara geliyor:
• Rusya, Türkiye’nin Suriye’deki güvenlik sorunlarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 Ağustos 2022 tarihli konuşmasında atıfta bulunduğu Adana Anlaşması’nın (1998) değiştirilmiş bir versiyonu çerçevesinde rejimle iletişim kurarak çözme konusunda ısrar ediyor.
• Türkiye, İran’ın rejimle ilişkileri düzeltmek için Temmuz 2022’nin başında sunduğu arabuluculuk teklifine yanıt vermek istiyor. Görünüşe göre Ankara, tek taraflı askeri bir operasyon başlatmaya dayalı vizyonuna göre Suriye ile ilgili anlaşmazlıkları ve güvenlik endişelerini gidermek için Rusya ile ikili zirvede bir atılım gerçekleştiremedi.
• Türkiye, sekteye uğrayan siyasi süreci etkileme kabiliyetini korumak ve Suriye’de güvenli bölge oluşturma araçlarını kabul edilebilir şartlara göre genişletmek amacıyla Rusya ve İran’ın muhalefetle arabuluculuk rolünü oynaması için rejimle iletişim kurma ısrarlarından faydalanmaya çalışıyor.
• Askeri operasyon konusundaki tutum ve SDG’ye verilen destek dahil olmak üzere, Türkiye’nin Suriye ile ilgili tartışmalı konularda ABD ile müzakerelerin durması hususundaki endişeleri giderek artıyor. Dolayısıyla güvenli bölgenin kurulmasını sağlamak için alternatifler bulmaya çalışıyor.
• Türkiye’deki iktidar partisi -manevra çerçevesinde ya da isteyerek- Suriyeli mülteciler konusunda maruz kaldığı baskılara, rejimle iletişim kurmak dahil olmak üzere askeri ya da diplomatik her yolla güvenli bir bölge kurabilme gücünü göstererek çözüm bulmaya çalışıyor.
Rejim ile Türkiye arasında -sınırları aşan- diplomatik bir toplantının gecikmeli şekilde açıklanması, Türkiye’nin Suriye’ye ilişkin dış politikasında yeni bir yaklaşıma doğru ilerlediği anlamına gelmiyor. Böyle bir değişiklik, artan kızgınlık ve hoşnutsuzluk duygularının olduğu bir süreçte askeri varlığının olduğu bölgelerdeki kazanımlarını tehlikeye atabilir. Dolayısıyla rejimin ve müttefiklerinin, Ankara’nın ilişkilerin şekline ilişkin taleplerine karşı esneklik gösterebileceğine inanmak için hiçbir neden yok.
Genel olarak, Ankara’nın talepleri ve koşullarının şu ana kadar yerine getirilmemesinden dolayı rejim ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlamasından bahsetmek için çok erken.