Türkiye’nin DAEŞ’e karşı başlattığı operasyonların ardından Halep’in kuzeyindeki Azez ve Cerablus şehirlerine TSK’nın girmesinin üzerinden 6 yıl geçti. Kısa süre sonra bu güçlerin yayılma ve silahlanma boyutları, artarak Suriye’nin kuzeybatısı ve kuzeydoğusunu da içine aldı.   

Türkiye’nin Suriye’ye girişi her ne kadar terör örgütleriyle mücadele ile bağlantılı olsa da zamanla yayılması, sürekli olarak bahsettiği siyasi hedeflerle yakından ilişkili hale geldi. Bu hedefler ise Türkiye topraklarında bulunan mültecilerin geri dönüşünü garanti altına almak amacıyla bütün Suriyelileri temsil eden seçilmiş bir Suriye hükümetine dönüşmesidir. Zira güvenlik durumunun çöküşü esas olarak, Suriye halkının büyük kesimlerinin artık meşru görmediği merkezi otoritenin zayıflamasıyla bağlantılıydı. Merkezi otoritenin zayıflamasıyla birlikte DAEŞ ve PKK gibi Türkiye topraklarına girip eylemlerde bulunan terör örgütleri, Suriye topraklarında, özellikle de Türkiye sınırı yakınlarında ortaya çıktı.   

Geçtiğimiz yıllar boyunca Türkiye, güçlerinin Suriye topraklarındaki varlığı için gerekli siyasi ve hukuki gerekçeyi bulmaya çalıştı ve bunu ateşkes ve gerginliği azaltma garantörü olarak kabul edildiği Astana süreci üzerinden sağladı. Türkiye, mevcut veriler ve koşullar altında güçlerini Suriye’den çekmeyeceğini her zaman vurgulamaktadır.   

Jusoor Araştırma Merkezi, 2022’nin sonuna gelirken Türkiye’nin Suriye topraklarındaki nüfuzuna ilişkin yeni analitik haritalar sunuyor. Bu analizler TSK’nın askeri nokta ve üslerinin geleceğini tahmin etmek amacıyla nokta ve üslerin sayısını, yayıldığı ve mevzilendiği bölgeleri, gücü ve görevlerinin yapısını incelemeye çalışmaktadır.   

Analizi , Haritalar okumak için lütfen bağlantıya tıklayın: ( Suriye’de Türk varlığının haritası )