Suriye Kıyılarında Eski Rejim Kalıntılarının Hareketi Dış Bağlantılar ve Saikler
6 Mart 2025'te eski rejimin kalıntıları, Suriye sahilindeki şehir ve köylere, Genel Güvenlik Kuvvetlerini ve karargahlarını hedef alan, 8 Aralık 2024'te Esad rejiminin devrilmesinden bu yana ilk ve en büyük operasyon olan bir dizi eş zamanlı saldırı başlatmıştır.
Saldırılar Lazkiye-Cebele-Banyas karayolunda pusu kurulmasıyla başlamış, yol kapatılmış, ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Deniz Koleji başta olmak üzere önemli noktalara saldırı düzenlenmiş, Cebele yakınları, Lazkiye ve Cebele'deki Kriminal Güvenlik Şubeleri, Kardaha'daki Bölge Komutanlığı ve Cebele'deki Ulusal Hastane kontrol altına alınmış, Drikiş yolu, Kastal-Lazkiye yolu, Beyt Yaşut yolu, Astama askeri havaalanı, Hmeymim üssü köprüsü ve Tartus liman iskeleleri kapatılmıştır. İlk saldırıda 16 güvenlik görevlisi öldürülmüş, 47 kişi kaçırılmış, kuşatma altına alınanlar tutuklanmıştır.
Bu saldırılar, eski rejimdeki Dördüncü Tümen komutanlarından ve Mahir Esad'a yakın isimlerden Tuğgeneral Gays Dala'nın imzasıyla askeri konseyin kurulmasına ilişkin duyurunun yapılmasıyla eş zamanlı gerçekleşmiştir. Açıklamada, yeni hükümet güçlerine karşı silahlı mücadele edilmesi çağrısı yapılmıştır.
Rejim kalıntılarının kıyı şeridinde gerçekleştirdiği geniş çaplı ve organize saldırı, İran Devrim Muhafızları'nın Suriye'de İslami Direniş "Uli'l-Be's" örgütünü kurmasının ve Suriye'de 313. Cihat Gücü'nün kurulduğunun duyurulmasından sadece bir gün sonra gerçekleşmiştir.
Öte yandan, rejim kalıntılarının saldırıları, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Tişrin Barajı ve Meskene cephelerine askeri takviye birlikleri göndermesi ve Kürt Savunma Birlikleri'nin Halep kent merkezine doğru hareketlenmesi, gece saatlerinde El-Leyramun kavşağını ele geçirip, şafak vakti geri çekilmesiyle birlikte Süveyda'daki ve daha önce Ceramana'daki karışıklıklarla aynı zamana denk gelmiştir.
İçişleri Bakanlığı'nın seferberlik çağrısı üzerine, Milli Savunma Bakanlığı, ülkenin güneyi, merkezi ve kuzeyinde konuşlu askeri birliklerle koordineli olarak kıyıya doğru birçok takviye birlik göndermiştir. Rejim kalıntılarını ortadan kaldırmak için askeri bir harekât başlatılmış ve bu durum Gays Dala'nın müzakere ve sükûnet çağrısı yapmasına yol açmıştır. Yeni kurulan Alevi Cemaati Yüksek Konseyi, saldırıların güvenlik güçlerinin cemaat mensuplarına yönelik davranışlarına tepki olarak geldiğini belirterek, saldırıları haklı gören bir açıklama yapmıştır. Rusya da müttefik olarak, Alevi topluluğunun korunması için derhal harekete geçilmesi çağrısında bulunmuştur.
Güvenlik güçleri ve askerler, duruma müdahale ederek, rejim kalıntılarının örgütlü saldırısını durdurmayı ve Suriye sahil kentlerindeki karargâh ve ana kontrol noktalarını 12 saat sonra geri almayı başarmıştır. Suriye yönetimi, askeri teyakkuz hali ve bölgeye intikal ettiği tahmin edilen 15 bin savaşçının varlığından yararlanarak, rejim kalıntılarını takip etme ve tehditleri ortadan kaldırma sürecini tamamlamak için kıyı dağlarında geniş çaplı bir tarama operasyonu başlatmıştır.
Suriye kıyılarında eş zamanlı ve koordineli askeri hareketlilik, askeri oluşumların daha önce yaptığı açıklamalar ve son dönemde yeni hükûmete karşı medyada yürütülen seferberlik politikası, Suriye kıyılarında bir darbe yapmayı, hükümet güçlerini buradan çıkarmayı ve rejim kalıntılarının kontrolü tekrar ele geçirmesini sağlamayı amaçlayan, dış güçlerin de desteğiyle planlı ve bilinçli bir operasyonun varlığını ortaya koymaktadır.
Bu saldırıya destek veren İran'ın, Suriye'deki askeri kontrol haritasını değiştirmeyi, rejimin düşmesiyle yaşadığı kayıpları telafi etmeyi ve 2015'te nükleer anlaşma kapsamında Esad ve Hizbullah'ı kurtarması gibi ABD ile yapılması beklenen yeni anlaşmalara milislerini de dahil edebilmek için bölgedeki nüfuzunun bir kısmını yeniden kazanmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
İran medyasından ve Alevi şeyhlerinin açıklamalarından, rejim kalıntılarının planının, Hmeymim ve Tartus üslerinin varlığı göz önüne alındığında, kıyı kentlerini işgal edip, bu kentleri koruma ve savunma konusunda Rus güçlerine dayanmak olduğu anlaşılmaktadır.
Rejim kalıntılarının ve İran'ın planı, Putin-Trump yakınlaşmasından ve İsrail'in Suriye yetkililerine yönelik düşmanca açıklamalarından yararlanmanın yanı sıra, kuzeydoğu Suriye ve Süveyda'daki ayrılıkçı sesleri de destekleyerek sahil bölgesinde muhalif bir bölge oluşturup bunu Rusya himayesinde geliştirme düşüncesi üzerine kurulu gibi görünmektedir. Rejim kalıntılarının liderleri bu gerginliklerden yararlanarak pozisyon almak ve bölünme projesine katılmak istemektedirler. Ancak takviye kuvvetlerin hızlı yanıt vermesi ve saldırganların Tartus, Cebele ve Lazkiye kıyı kentlerini kontrol altına alamaması, ayrıca rejim kalıntılarının oluşturduğu kaos ortamına ve suistimallerine tepki gösteren halkın da eklenmesiyle plan daha ilk aşamada sekteye uğramıştır.
Sonuç olarak, Suriye kıyılarında rejim kalıntılarının gerçekleştirdiği bu büyük saldırının tamamen başarısızlıkla sonuçlandığı, hatta rejim kalıntılarının büyük bir bölümünün ve hücrelerinin yok edildiği söylenebilir. Tehdit henüz sona ermemiş olsa da rejim kalıntılarının saldırıları, eski rejimin unsurları ve subaylarıyla mevcut haliyle kurmaya çalıştıkları sistemin başarısızlığını kanıtlamıştır. Suriye hükûmetinin, askeri unsurların isimlerini, bulundukları yerleri ve sahip oldukları silahların türlerini içeren listeler yayınlaması, takip etmesi ve silahlarını teslim etmelerini talep etmesi gerekmektedir. Hükûmetin, devletin bütün birimlerini kontrolü altına almasına rağmen, sahil saldırısı, özellikle Şam ve kırsalında, Hama ve Halep'te teslim edilmeyen veya sahipleri araştırılmayan silahların varlığını kanıtlamaktadır.