Uluslararası Koalisyon’un Fırat’ın batısında DAEŞ’e yönelik operasyonları: Anlamı ve Önemi
Haz 24, 2022 1269

Uluslararası Koalisyon’un Fırat’ın batısında DAEŞ’e yönelik operasyonları: Anlamı ve Önemi

Font Size

Uluslararası Koalisyon’un Fırat’ın batısında DAEŞ’e yönelik operasyonları: Anlamı ve Önemi




16 Haziran 2022 Perşembe sabahı erken saatlerde, Uluslararası Koalisyon Güçleri’ne bağlı bir askeri grup, kuzeydeki Cerablus kenti yakınlarında bulunan Humeyra ve Cub ed-Dem köyleri arasındaki bir evi hedef alan bir hava operasyonu gerçekleştirdi. Operasyona, sahanın çevresini güvence altına almak için insansız hava araçlarına ek olarak 6 helikopter ile 2 taşıma helikopteri katıldı.


Operasyonda Hani Ahmed el-Kurdi adında bir kişi tutuklandı. Uluslararası koalisyon, bu kişinin DAEŞ’in önde gelen bir lideri, deneyimli bir bomba üreticisi ve örgüt için operasyonları kolaylaştıran bir kişi olduğunu açıkladı. ABD’nin Ortadoğu operasyonları komutanı General Michael Corella da tutuklunan kişinin DAEŞ’in Rakka valisi olduğunu söyledi.


Tutuklanan kişi hakkında açıklanan bilgilerin doğru olmadığı görülüyor. 3 yıldan fazla bir süredir bölgede ikamet eden bu kişi, bir petrol veya akaryakıt tankerinde şoför olarak çalışmakta ve işinin gereği olarak Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Milli Ordu tarafından kontrol edilen bölgeler arasında gidip gelmektedir. Bu da örgütteki sözde faaliyetinin patlayıcı üretimi veya nakliyesinin lojistik yönü ile sınırlı olduğuna inanılmasına sebep olmuş olabilir. Uluslararası Koalisyon Güçleri de SDG’nin kontrolündeki bölgelerde DAEŞ’e yönelik operasyonlarını ve havadan indirme operasyonlarını yoğunlaştırdı ve bu operasyonlar sırasında örgüte finansal ve lojistik destek verenler, tuzak uzmanları ve askere alım sorumluları olarak çalışmakla suçlanan çok sayıda kişiyi tutukladı.


Uluslararası Koalisyon Güçleri, bu operasyon ve buna benzer benzer operasyonlar sırasında genellikle özellikle de SDG’nin kontrolündeki bölgeler dışında gerçekleşen operasyonlarda aynı taktiği kullanmaktadır. Bu taktiğe göre operasyona katılan güçler, Haseke’deki üslerinden birinden çıkıp Uluslararası Koalisyon Güçleri’ne bağlı Ayn el-Arab/Kobani kentinin güneyindeki Lafarge üssüne gelmekte ve buradan hareket etmektedir.


Buna göre Lafarge üssü, 2019 yılı Ekim ayı ortalarında Barış Pınarı Harekatı sonrasında koalisyon güçleri tarafından tahliye edilmiş olsa da ihtiyaç halinde zaman zaman koalisyon güçlerinin lojistik ve keşif amaçlı harekat üssü olarak kullanılmaya devam ediyor. Bu üssün şu anda kullanılması, ABD’nin Türkiye’nin uygulamaya hazırlandığı askeri harekatın, özellikle Lafarge üssünün bulunduğu bölgede DAEŞ’le mücadele çabalarına etkisinden duyduğu korkunun gerçek bir ifadesi olabilir. Lafarge üssü, olası bir askeri operasyon için hedef olarak gösterilen bölgelerin içinde yer alıyor.


Öte yandan, Türk hava sahasına girmeden Lafarge üssünün kullanılmasının sebebi, operasyonu hızlı bir şekilde yapmak ya da Uluslararası Koalisyon’un bağımsız olarak ve bütün bölgelerde daimi bir üsse ihtiyaç duymadan DAEŞ’e karşı operasyonları gerçekleştirme kabiliyetini vurgulamak veya bölgesel itirazlara rağmen terörle mücadelede yerel ortaklarla ilişkinin önemini göstermek olabilir.


Her halükarda Uluslararası Koalisyon’un DAEŞ’e karşı operasyonlarda SDG ile ortak olmaya devam edeceğini belirtse de bu ortaklığın Suriye’de SDG ile sınırlı kalacağı ve devamlı olacağı anlamına gelmiyor.