Analitik bir okuma: İdlib'teki Uluslararası M4 Yolunda Ortak Devriyeye Saldırı
Tem 20, 2020 1089

Analitik bir okuma: İdlib'teki Uluslararası M4 Yolunda Ortak Devriyeye Saldırı

Font Size

Mercek Altında| Analitik bir okuma: İdlib'teki Uluslararası M4 Yolunda Ortak Devriyeye Saldırı


 Türk ve Rus kuvvetleri arasındaki 21. Ortak Devriye, 14 Temmuz'da İdlib'in doğusundaki M4 uluslararası yoluna bakan Museybin kasabası yakınlarında kimliği meçhul kişiler tarafından saldırıya uğradı.
Saldırının, El Kaide koalisyonuna bağlı cihatçı örgütler, DAEŞ hücreleri ve İdlib bölgesindeki Suriye rejiminin uyuyan hücreleri tarafından düzenlendiği düşünülüyor. 
Bununla birlikte, saldırıyı üstlenme şekli DAEŞ dahil olmak üzere cihatçı örgütlerin saldırıları üstlenme şeklinden farklı olması dikkat çekmektedir. Ayrıca saldırının, rejime ve onun arkasından İran ve hatta bizzat Rusya'ya hizmet ettiği kadar El Kaide veya DAEŞ'e hizmet etmediği de bir gerçektir.  
Suriye rejimine bağlı hücrelerinin saldırıyı gerçekleştirmekten sorumlu olduğunu varsaydığımızda, bunun bazı anlamları olacaktır: 
2017 ve 2018 yıllarında muhalif grupların o bölgede rejime bağlı hücreleri takip etme konusunda daha önce yaptığı hamlelere rağmen, Suriye rejiminin ve müttefiklerinin gerginliği azaltma bölgesine nüfuz etme yeteneği hala mevcuttur.  
Suriye rejiminin müttefikleri -çoğunlukla İran- İdlib üzerindeki Moskova Mutabakatının uygulanmasını engellemek istemektedir.
• Rejimin müttefikleri Türkiye'ye baskı yapmak istemektedir. Çünkü böyle bir saldırı Türkiye'yi İdlib'teki aşırılık yanlısı grupların ortadan kaldırılmamasından sorumlu tutmaktadır. Bu, Türkiye’nin sorumluluğudur.  
DAEŞ hücreleri saldırıyı gerçekleştirmekten sorumlu olsa, bu da aşağıdakilerin bir göstergesi olarak kabul edilebilir:
• DAEŞ tehlikesinin artması: Geçtiğimiz haftalarda Halep'in doğusundaki Azez yakınlarında bulunan el-Bab şehri gibi Suriyeli muhalif grupların kontrol ettiği bölgelerde, son haftalarda birkaç operasyon gerçekleştiren hücreler aracılığıyla DAEŞ tehlikesi artmaktadır.
DAEŞ, HTŞ’nin baskılarına cevap verme gücüne sahiptir. HTŞ’ye bağlı güvenlik birimi El Kaide ile bağlantılı olan kişileri tutuklama girişiminde bulundu. Ayrıca 2013 sonlarında DAEŞ’e biat etmek için İdlib'ten Rakka'ya giden Davud Tugayı komutanı Hasan Abbud'a yakın isimlerden biri olan Abdurrezzak Abbud devriyeye saldırı düzenlenmesinden bir gün önce Sermin kentinde öldürüldü.  
Saldırıdan Hurrasüddin (Din Muhafızları) Örgütü liderliğindeki cihatçı oluşumlar sorumlu ise bu durum çeşitli taraflara farklı mesajlar taşıyacaktır. En önemli mesajlar şunlardır:
• Örgütün bölgede Rusya ile yüzleşebilme yeteneğini ve bulduğu her fırsatta ona saldırmak istediği vurgulanmış olur. Örgüt bununla unsurlarının güvenini arttırmayı ümit etmektedir.
• Saldırı HTŞ’nin kontrolü altındaki bölgede gerçekleştiği ve HTŞ süreçten gayrı resmi olarak sorumlu olduğu için bu saldırı HTŞ’nin cihatçı örgütler dosyasını kontrol edemediğini gösterecektir. Ayrıca HTŞ’nin kendisini garantör olarak sunduğu tarafları tehdit etme gücüne işaret edecektir. 

 

Analiz ve Düşünce Birimi - Jusoor Araştırma Merkezi